
Türkiye ekonomisi “Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim ben. Şu anda devletin başında kim var? Tayyip Erdoğan var” diyen bir Cumhurbaşkanı yönettiği için enflasyon resmi rakamlara göre %70 bağımsız araştırmacılara göre %120. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e göre yıl sonu enflasyon %30 olarak öngörülmüş…
Türkiye Ekonomisi
Türkiye ekonomisi “Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim ben. Şu anda devletin başında kim var? Tayyip Erdoğan var” diyen bir Cumhurbaşkanı yönettiği için enflasyon resmi rakamlara göre %70 bağımsız araştırmacılara göre %120. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e göre yıl sonu enflasyon %30 olarak öngörülmüş… Tabi bu öngörülere göre maaş zamları ve emeklilere zam yapılacak. Bankalar ve kamu kurumlarına da bu yönde baskılar yapıldığı için onlar da %30 enflasyonu baz alarak işlemlerini ona göre yapmak zorunda… Yoksa devlet gereğini yapar.
Peki hükümetten ve Cumhurbaşkanından bağımsız olan TBMM’deki partiler neden gerçekleri ortaya çıkarıp enflasyon altında ezilen halkın haklarını savunmuyorlar? Savunamazlar. Zira halkın dertleri TBMM’deki partilerin derdi değil… Onların başka dertleri var. Mecliste 600 milletvekili var. Bunlar da üç gruba ayrılıyorlar.
Dindarlar, Milliyetçiler ve Laikler…
Dindarlar iktidarda olduğu ve devletin imkanlarını, halkın vergilerini har vurup harman savurdukları ve lüks hayatlarından zerre taviz vermedikleri için hiçbir sıkıntıları yoktur. Zaten pek çokları milletvekilliği yanında çeşitli kuruluşlarda danışmanlık yaparak ve paravan şirketlerle ticarete atılarak çok kazanıyorlar. İktidarda olmazlarsa kazanamazlar. Güçlerin ve itibarlarını hükümetten ve devletten alıyorlar. Bu sebeple “İtibardan tasarruf olamaz” diyorlar. Tasarrufa yanaşmıyorlar.
Milliyetçiler “Devletin bekası” sloganına sarılarak anarşiyi ve savaşı körükleyerek hükümete destek olup anarşinin bitmesini istemiyorlar. Zira anarşi ve savaş bitse kendilerine ihtiyaç olmayacak ve devletten nemalanamayacaklar. Meclisteki diğer milliyetçi partiler hükümete destek vermek için ellerinden geleni yapıyorlar. BBP lideri Mustafa Destici ve İYİ Parti lideri Meral Akşener kendi menfaatleri için seçmenlerini ve partilerini sattıkları malum.
Laiklere gelince onlar da Anarşi ve Teröre destek vermekle suçlandıkları için “Hayır bir teröre destek vermiyoruz” savunmasındalar ve bunu ispat etmek için MİT’ten brifing alıp “Aman bizim içimizde terörist varsa haber verin kaydını silelim. Yeni üyelerimizi de size bildirelim siz terörist değil derseniz üye yapalım” dedikleri için ister istemez devletin bekası ve laikliğin devamı için Cumhurbaşkanına bağlı olmak zorunda hissediyorlar ve etkin muhalefet yapmıyorlar.
Bir de Kürtlerin haklarını savunan parti var. Onları da hükümet terörist olmakla suçlayıp hain yapıyor. Belediyelerine kayyum atıyor, liderlerini ve vekillerini hapsediyor. Böylece başlarının derdine düşmüşler kendilerine oy veren halkı savunamıyor, kendilerini savunmak durumunda bırakılıyor.
Sendikalara gelince varlıklarını AKP’ye ve Erdoğan’a borçlu oldukları ve üye aidatları AKP’nin çıkardığı yasa ile üyelerin maaşlarından otomatik kesildiği için üyelerin aidatına ihtiyaçları yok. Devletten alıyorlar ve lüks içinde yaşıyorlar. AKP iktidarı ile iyi geçindikleri için Sendika Başkanı olarak kalıyorlar. Bu durumda görevleri üyelerin haklarını savunmak değil, hükümetin kararlarını üyelere anlatıp onları ikna etmek ve taşkınlıklarına engel olmaktır.
TBMM’ye Gelince
600 milletvekili var. Bunlar Parti liderlerinin isteği ile seçilmişler. % 95’i sanayici ve iş adamı. Kimler için yasa yapacaklar? Vergi vermemek için yasaları fakir halk üzerine vergi koyma üzerine yapacaklardır. Milletvekili olma amaçları güçlü ve parayı yöneten devletin imkanlarından istifade etmek ve kurdukları paravan şirketlere devlet ihalelerini almaktır. Yoksa bu enflasyon şartlarında ayakta kalamazlar, iflas ederler. Buna muhalefet milletvekilleri dahildir. Bu sebeple muhalefet yapamazlar.
Bakanlar Kurulu TBMM dışında olduğu için Cumhurbaşkanının Saray Kabinesi olduğundan bütçeyi sarayda yaparlar. TBMM’ye gelmezler, hesap vermezler, soru önergelerine cevap vermezler ve sorumluluk almazlar. Ama yetkileri vardır ve bunu Cumhurbaşkanının onayı ile kullanırlar.
Halkımıza gelince okumadıkları, araştırmadıkları ve uzmanları dinlemedikleri için Liderlerin ağzına bakarak ne söylerlerse aynen kabul ederler. Yanlış söylüyor diyenlerle de “Sen benim liderime laf söyleyemezsin” diye kavga ederler. Lidere oy verirler. Halbuki oy partiye ve lidere verilmez, geleceğe verilir. Seçmenler hiçbir partinin seçim beyannamesini dahi okumazlar. Gelecekte ne yapacaklarını merak etmezler. Böyle halkın da böyle yöneticileri olur.
Gelelim 2025’te Ekonominin Durumuna
Hükümet diyor ki şimdi enflasyon %70 sene sonu hedefimiz %30. Buna göre emekli ve asgari ücret belirlenecektir. Buna göre emekli, memur ve asgari ücretli zam alamayacak demektir. Ama yetkililer “Enflasyon üzerinde zam yaptık” diyecek ve halk da buna inanacaktır.
Enflasyon gerçekte %100 olacak ve Ocak-Şubat aylarında bu daha da fırlayacaktır. Çünkü geçmişe bakalım Ocak ve Şubat ayında her zaman enflasyon artmıştır. Zira, %15 de olsa maaşlara yapılan zamlar elektrik, doğalgaz ve petrol zammına dönüşecek, buna girdi fiyatları ilave edilecek ve tüm mal ve hizmetlere en az % 30 zam gelecektir. Zaten enflasyon %70 işte sana resmi rakamla %100 enflasyon…
Neden Enflasyon Artacak?
Enflasyon demek borç ve zarar demektir. Devlerimiz ve kurumlarınız zarar ettiği için bunu zam ve vergi ile zararı önlemeye çalışıyor. Vergi alamıyor çünkü üretim yok. Savaş var ürettiğini satamıyor. Devlet dışarıdan içeriden borç topluyor. Borca karşılık faiz ödüyor. Öyle ki zamanla faiz borcu da katlayarak devam ediyor. İşte enflasyon dediğimiz şey budur. Borç artarsa enflasyon artar. Borç azalırsa enflasyon azalır.
Neden Kafeler ve Yollar Dolu?
Yabancı yatırım şirketleri her ülkede araştırma yaparlar. Bizim ülkemizde de yapmışlardır. Zira mal satacaklar. Kime nasıl ne kadar satarız diye saha araştırması yapıyorlar. Yatıkları araştırmaya göre Türkiye’nin nüfusu 85 milyon. Bunun 16 milyonu çok zengin. Bu zenginler de paralarını har vurup harman savuruyorlar. Yatırım yapmıyorlar zira önlerini göremiyorlar. Faizden Borsadan Tahvilden bedava çalışmadan para kazanıyorlar ve harcamaya bakıyorlar. Bunların paralarını nasıl alırız diyorlar. Onların gençleri de para harcamak için kafelere ve oyun eğlenceye yöneliyorlar. Kafeler ve AVM’ler bu şekilde doluyor. Buralarda geri kalan yaklaşık 70 milyon insan fakirleşiyor. Bu 70 milyon insan çalışıp hükümeti ve bu 16 milyonu besliyor.
Evet durum budur. Vesselam…