Ehl-i Sünnet Peygamberimizin (asm) tatbikatını esas alarak ayağı topuklara kadar yıkarken, Peygamberimizin (asm) mest giydiği zaman meste mesh etmesini esas alarak ayeti tam ve doğu anlamışlardır. Şia ve kalbinde hastalık olanlar da yüce Allah’ın “Peygambere itaat edin!” emrine uymayarak "ayak da mesh edilir" demişlerdir.
SORU: Abdestte ayakları yıkamak farz mıdır?
CEVAP: Peygamberimizin (asm) “Vâvâta dikkat edin!” buyurduğu rivayet ediliyor. Bu hadis-i şerife göre "Vav" harfi çok önemlidir. Zira,
1. Vav ile başlayan kelimeler hep hayırlı kelimelerdir. Veli, vali, velayet, vekil, vildan, vedûd, vahid, vahdet, vahdaniyet, vahidiyet, vekâlet, var, va’d ve vaîd, vefâ, vusul, vuzuh ... gibi.
2. Vav, bağlaçtır. Amentü billahi ve melâiketihi ve kütübihi ve rusulihi ve’l-yevmi’l-âhir, ve bil-kaderi gibi...
3. Vav, yemindir. "Vallahi" gibi... Vav harfi bir kelimenin başına gelince onu Allah'a nispet eder ve kutsiyet verir. "Ve'l-Asr" "Ve't-tini ve'z-zeytuni" gibi...
4. Vav atıf harfidir. Ancak hangi vavı nereye atfedeceğini bilemezsen insanı büyük yanılgıya götürür. İmtihan sebebidir. Meselâ; Abdest ayetinde (Maide, 6.) “Vemsehû bi-ruûsiküm ve ercüleküm” cümlesinde “vav-ı atıf” rûsikum’a atfedilirse ayakların meshi anlamına gelir. Şayet bu vav “vucuhikum ve eydiyeküm” ayetine atfedilirse el ve yüz gibi yıkanma manasını ifade eder. Baştan sonra ayağın zikredilmesi “Tertibi ifade etmek içindir.” Bu sebeple İmam-ı Şafi "tertip farzdır” demiştir.
“Vav-ı atıf”ın başı meshten sonra zikri ise “soğuk havalarda ve hasta olanların sargı ile sarmaları durumunda” ayağa giyilen mestin ve sargının mesh edilebileceğini ifade etmektedir.
Ehl-i Sünnet Peygamberimizin (asm) tatbikatını esas alarak ayağı topuklara kadar yıkarken, yine Peygamberimizin (asm) mest giydiği zaman meste mesh etmesini esas alarak ayeti tam ve doğu anlamışlardır. Şia ve kalbinde hastalık olanlar da yüce Allah’ın “Peygambere itaat edin!” emrini hiçe sayarak kendilerini peygamber yerine koyup ayak da mesh edilir; zira ayetten bunu da anlamak mümkün demişlerdir. Böylece “Vav” yüzünden dalalete gitmişlerdir.
Peygamberimiz (asm) bu sebeple mucizane “Vavata dikkat edin!” ferman buyurmuşlardır.
Ayakları Yıkamak Farzdır:
Peygamberimiz (asm) ayaklarını güzelce yıkamamış ve ökçelerinde biraz kuru kalmış kimseler hakkında Hz. Peygamber, “O ökçelerin ateşten çekeceği var!” (Buhârî, Vudû, 27, 29; Müslim, Tahâret, 25-30.) diyerek ayakları yıkamanın farz olduğuna işaret etmiştir.
Hz. Peygamber’in abdestte her uzvunu üç kere yıkadığı, ayrıca ağzına ve burnuna da üçer defa su verdiği rivayet edilmiştir (Tirmizî, Tahâret, 22.) Bunun yanı sıra abdest âzalarını bir defa veya iki defa yıkadığına dair rivayetler de vardır (Buhârî, Vudû, 22-24.) Sakalını ve parmaklarının arasını hilâllediği, kulaklarının içini ve dışını meshettiği rivayet edilmiştir (Tirmizî, Tahâret, 23, 28, 30.) Âyet ve hadislerden anlaşıldığına göre abdestte yıkanması gereken uzuvları birer kere yıkamak farz, üçer kere yıkamak ise sünnettir.
Âyetin zâhirinden her namazdan önce abdest almanın şart olduğu anlaşılır. Ancak Hz. Peygamber Mekke’nin fethine kadar her namazdan önce abdest aldığı halde Mekke fethedildiği gün birkaç vakit namazı bir abdestle kılarak, bozulmadığı müddetçe bir abdestle birden çok namazın kılınabileceğini göstermiş ve ümmetine bu kolaylığı sağlamıştır (Müslim, Tahâret, 86; Ebû Dâvûd, Tahâret, 66.) Sahâbeden bazıları da bir abdestle birden fazla namaz kılmışlardır (Buhârî, Vudû ,54; Müsned, 3: 132.) Bu uygulamalardan anlaşıldığına göre abdest bozulmadığı müddetçe her namaz için yeniden abdest almak farz değil, menduptur. Kur’an’da mestler üzerine meshten söz edilmemekle birlikte Hz. Peygamber’in uygulamaları bunun da câiz olduğunu göstermektedir. (Buhârî, Vudû, 48.)