
Aşırı saflık ahmaklıkla sonuçlanır. Ahmak sahte övgüden hoşlanır. Ahmaklığın en büyük alameti, hak etmese de övgüden ve hürmetten hoşlanmasıdır. Hz. Hasan (ra) “Fakirlikten korkmayan zenginden ve zenginlikten ümidini kesen fakirden daha ahmak kimse yoktur” demiştir.
Aşırı saflık ahmaklıkla sonuçlanır. Ahmak sahte övgüden hoşlanır. Ahmaklığın en büyük alameti, hak etmese de övgüden ve hürmetten hoşlanmasıdır. Hz. Hasan (ra) “Fakirlikten korkmayan zenginden ve zenginlikten ümidini kesen fakirden daha ahmak kimse yoktur” demiştir. Hukemâ da “Bir kimsenin akıllı olduğunu anlamak istersen sohbet esnasında asılsız akla uymayan bir şey anlat. Onu dinleyen ve inanan kimsenin ahmak olduğuna hükmet” der.
“Acelecilik, hafiflik, katı yüreklilik, gurur, günahı ile övünme, cehalet, basitlik, hilekarlık, muhtaç olmadığını hakir görmek, muhtaç olduğunda ümidini kesmek, sevindiğinde aşırı tepki vermek, konuştuğu zaman argo ve kötü konuşmak, kendisinden bir şey istendiği zaman cimri davranmak, basit düşünmek, ağır hareket etmek, hıyanet, zulüm, taviz, gaflet, kibir, istediğinde ısrar etmek, söyleneni anlamamak, anırır gibi gülmek ve ağladığında yerlere yıkılmak” ahmaklık alametleridir.
Yine ahmak adam altı hasletle tanınır: “Sebepsiz yere öfkelenmek, meşru olmayan yere bağışta bulunmak, faydasız konuşmak, herkese güvenmek, sır tutmamak, dost-düşman ayıramamak, aklına geleni konuşmak ve kendisini insanların en akıllısı sanmak.”
Ebu Hatim b. Hayyam el-Hafız şöyle demiştir: “Ahmaklığın alâmetleri şunlardır: “Acele cevap vermek, emin olmayı terk etmek, aşırı gülmek, çokça sağa-sola bakmak, hayırlı insanların aleyhinde bulunmak ve kötü insanlarla beraber olmaktır. Ahmak insan, yüz çevirdiğinde fırsat kollayan, yakınlaştığında görmemezlikten gelen, hilmini esirgediğinde hakkını inkâr eden, hakkını inkâr ettiğinde hilim gösteren, iyilik yaptığında kötülük, kötülük yaptığında iyilik yapan ve zulmettiğinde insaf eden ve sana zulmettiğinde insaf etmeyendir. Eğer ahmakla arkadaşlık yaparsan, sana verilen ve onun mahrum olduğu akıldan dolayı Allah'a çokça şükret.”
Peygamberimiz (asm) “Ahmakla arkadaş olma! Çünkü zorlanarak sana yol gösterir ve seni yanlışa yönlendirir. Belki sana fayda vermek ister; ama bilmeden zarar verir. Susman onunla konuşmandan, uzaklığın yakınlığından ve ölmesi yaşamasından hayırlıdır” buyurur. İbn-i Ebi Ziyad der ki “Babam bana, ‘Ey Oğlum! Akıllı insanlarla beraber ol. Ben ne zaman onlarla düşüp kalkarsam aklımın eksildiğini hissettim” derdi.
Yüce Allah Hz. Musa’ya (as) “Ahmaklara kızma ki derdin artmasın” buyurmuştur. Hasan-ı Basri (ks) “Ahmağa küsmek Allah’a yakınlıktır” demiştir. Selam b. Musa da “Üç şeyin bir arada bulunması mümkün değildir. Ahmakta anlayış, şerefli birinde seviyesizlik ve iyilik sahibinde kötülük” demiştir.
Halil b. Ahmed “İnsanlar dört sınıftır. Bilen bildiğini bilen, o âlimdir; ondan istifade ediniz. Bilen, bildiğini bilmeyen, o sıradan bir insandır. Bilmeyen ve bilmediğini bilen, o talebedir, ona öğretin. Bilmeyen bilmediğini bilmeyen, o ahmaktır, ondan uzaklaşın” demiştir.
Ahmaklığın Simgesi Hebenneka.
Araplar aptallar için “Deve kuşundan daha ahmak” derlerdi. Çünkü deve kuşu başkasının yumurtasını görünce kendisininkini bırakıp onu üstüne yatar. Avcıyı gördüğü zaman başını kuma gömer, koca gövdesi dışarıda kalır; ama o saklandığını zanneder. Ahmaklığa örnek adamın birisinin hanımı vardı. Mehrini istedi. Adam, karısının ayağındaki halhalı çıkardı mihir olarak karısına verdi. Kadın da kendi halhalını mihir olarak aldı.
Ahmak Hebnekâ: Adı Yezid b. Şervân'dır. İbn Mervan da denilir. Kays b. Salebe kabilesindendir. Sergilemiş olduğu ahmakça davranışlardan biri şöyledir: Bir gün boynuna boncuk, kemik ve seramik parçalarından yaptığı bir halka geçirdi “Kendimi kaybetmemden korkuyorum ve kendimi tanımak için bunu yaptım!” dedi. Bir gece yatarken halka boynundan çıkar ve kardeşinin boynuna takılır. Uyanınca “Sen bensin, o halde ben kimim?” der.
Hebnekâ, günün birinde devesini kaybeder ve “Kim bulursa deve onundur” diye tellâl bağırtır. “Öyleyse aramana ve tellâl bağırtmana ne gerek var?” denildiğinde “Bulmanın tadı nerede!” dedi. Başka bir rivayete göre, “Deveyi kim bulursa ona on akçe var” der. “Niçin böyle yapıyorsun?” diye sorulduğunda “Kaybolanı bulmak kalbe tad verir” dedi.
Hebnnekâ, koyun otlattığı zaman besili koyunları otlağın iyi yerine sürer, zayıfları ayırırdı ve “Allah'ın bozduğunu ben düzeltemem!” derdi.