DİN
11.1.2025 21:14

Bir Asır Sonra Gelecek Zat

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
Bir Asır Sonra Gelecek Zat

Beklenen Zât Bediüzzaman ve Eserleri de Risale-i Nurdur. Risale-i Nurun şahs-ı manevisi ise Risale-i Nurun intişarı ve okunması ile imanlarını kurtaran milyonlardır. Risale-i Nur intişar ettikçe hizmet dairesi genişlenecektir. Şahs-ı Manevisi de büyüyerek kıyamete kadar devam edecektir.

“Bir asır sonra gelecek olan ve beklenen zat kimdir, ne zaman gelecektir? Hz. İsa nasıl gelecek O zata tabi olacaktır?” şeklinde soru soran bir Nur Talebesine yazdığım cevabi yazı:

Beklenen Zât Bediüzzaman ve Eserleri de Risale-i Nurdur. Risale-i Nurun şahs-ı manevisi ise Risale-i Nurun intişarı ve okunması ile imanlarını kurtaran milyonlardır. Risale-i Nur intişar ettikçe hizmet dairesi genişlenecektir. Şahs-ı Manevisi de büyüyerek kıyamete kadar devam edecektir.

Bediüzzaman “Mehdi” unvanının Risale-i Nura ait olduğunu ifade ederek kendi şahsını gizlemiştir. Zira Peygamberimiz asm “Mehdi’ye sen Mehdisin denilince kabul etmeyecektir” buyurarak Mehdi’nin döneminde şahıstan çok şahs-ı maneviler yani “Kurumsal yapılar” hakim olacağını Mehdi’nin de böyle bir yapı oluşturarak hizmet edeceğini haber vermiştir. Bediüzzaman da “Bu zaman şahıs zamanı değil, cemaat zamanıdır” buyurarak bu hadis-i şerife uygun hareket etmiştir.

“Bir asır sonra gelecek o zat Risale-i Nuru program yapacak” buyuran Bediüzzaman bununla son müceddit Mevlana Halid-i Bağdadiden sonra gelecek olan Zattan bahseder. O Zât Bediüzzaman’dır. Bediüzzaman burada da yine şahsını gizleyerek şahs-ı maneviye dikkatimizi yönlendirmek için böyle demiştir. Bediüzzaman Mevlana Halid’den bir asır sonra gelmiş ve Risale-i Nuru bir program olarak hazırlamıştır. Bize düşen bu programa uymak ve İman hizmetini Risale-i Nurun meşrebine göre yapmaktır.

Zira artık Tarikat meşrebi ile Medrese sistemi ve usulü geçerliliğini kaybetmiştir. Bu hürriyet asrında ve eğitimin yaygın olduğu dönemdeyiz. Üniversite gibi kurumsal yapıların hakim olduğu, ilim adamlarının da bu kurumların hocaları olduğu bir yapı bu zamanda hakimdir. Şahs-ı Manevi ve Cemaat bu kurumsal yapılardır. Bu yapıda şahsın önemi yoktur. Bediüzzaman da bu sebeple “Bu zaman şahıs zamanı değil, cemaat zamanıdır” demiştir. Buna göre artık şahıs olarak Mehdi ve İsa beklenmeyecektir. Zira şahıslar gelmiş ve hizmetlerini kurumsal yapılara yani şahs-ı manevilere devrederek ahirete irtihal etmişlerdir.

Peygamberimiz (asm) “İsa (as) Mehdi’nin şahsına tabi olarak arkasında namaz kılacaktır” buyurur.  Bediüzzaman Şam’da veya Çam Dağında Hz. İsa (as) ile görüşerek onun “Tevhid ve İman Davasını” ispat eden Risale-i Nuru ilham ve sünühat olarak Kur’an tefsiri şeklinde telif etmiştir. Böylece Hz. İsa (as) ve Mehdi görevlerini yapmışlardır. Tıpkı Peygamberimizin (asm) Kur’an’ın inzali ile görevini tamamladığı gibi. Sonra İman ve Kur’an hizmeti Kur’an okuyan ve Risale-i Nurları okuyan halis talebeleri tarafından kıyamete kadar devam edecektir. Tıpkı Sahabe, Tabiin ve Tebe-i Tabiin ve Ulemanın Kur’an’a hizmet etmesi ederek Kur’an ve iman davasını insanlara anlatarak dine ve imana hizmet ettikleri gibi…

Bazıları da "Sarıklı Genç" beklemektedir. O sarıklı genç de sarık yasaklanıp şapka zorunluğu getirildiği zaman başından hiç sarığını çıkarmayan sarıklı genç yine Bediüzzaman'dır. Bediüzzaman ne mahkemede ve ne de resmi dairelerde sarığını başından çıkarmamıştır. Ankara Valisi Nevzat Tandoğan zorla başından çıkarmak ister, "Bu sarık bu başla çıkar. Başından bul Nevzat!" demiş çıkarmamıştır. Nevzat Tandoğan daha sonra kendi başıan tabancasını dayayarak intihar etmiştir.

Baki Selamlar…

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol