Yüce Allah buyurdu: “Mü’minler o kimselerdir ki Allah’ın adı zikredilince kalpleri titrer Allah’ın ayetleri okudunca imanları artar ve onlar gaybe iman ederler, namazlarını kılar zekatlarını verirler. İşte gerçek müminler onlardır. Onlar için altlarından ırkamlar akan cennetler vardır ve onlar orada ebediyen kalacaklardır.” (Enfal Suresi, 2-5.)
Din demek iman demektir. Dine hizmet imana hizmettir.
Dine hizmet ilme hizmettir. İlimlerin şahı ve padişahı iman ilmidir.
19. Yüzyıl başlarında İngiliz Avam Kamarasında Müstemlekat Nazırı Galdston Kur’an-ı Kerimi göstererek “Bu kitap müslümanların elinde oldukça biz onlara hakim olamayız; ya Kur’anı ellerinden almalıyız, veya ya da Müslümanları Kur’ândan soğutmalıyız” demişti.
Plan Türkiye’de uygulamaya konuldu. “Yeni eğitim usulleri ile gençler Kur’an uzaklaştırılma” amaçlandı. Ezan Türkçe’ye çevrildi. Kur’an ve Ezan okuyanlar yargılandı, şapka giymeyenler “Inkılaplara muhalfetten” idam edildi.
Bu şartlarda “İman ve Din Eğitimini” Bediüzzaman “Risale-i Nur Külliyatı” ile yeniden başlattı. Sürgünler, hapisler, zehirlenmeler, idam tehditleri onu bu davadan vazgeçiremedi. İmanlı gençlik bu davaya sahip çıktı. Bu iman davası devlete rağmen tamamen sivil bir inisiyatifle yapılıyor ve her türlü risk göze alınarak devam ediyordu.
Tam bir istibdad dönemi yaşanıyordu. Bediüzzaman bu döneme “İstibdad-ı Mutlak” adını vermiştir. “Cebr-i keyf-i küfriye kanun namı takıldığını” ifade eder. Ama bu dönem 27 sene devam etmiş, 1950’de Batının “Demokrasi” baskısı ile kurulan DP’yi millet iradesi iktidara getirince “Hürriyetçi Demokrasi” ülkeye hakim olur. Din Eğitimi ve Kur’an Öğretimi üzerindeki baskılar kalkar ve “Ezan” aslına, yani ibadet diline dönüştürülerek yeni bir dönem başlar.
Yüce Allah buyurdu: “Mü’minler o kimselerdir ki Allah’ın adı zikredilince kalpleri titrer Allah’ın ayetleri okudunca imanları artar ve onlar gaybe iman ederler, namazlarını kılar zekatlarını verirler. İşte gerçek müminler onlardır. Onlar için altlarından ırkamlar akan cennetler vardır ve onlar orada ebediyen kalacaklardır.” (Enfal Suresi, 2-5.)
• Dine hizmet farzları yapmak haramları terk etmekle olur.
• İmanı artıracak iman sohbetlerine devam etmek.
• İman hakikatlerinin izahı ve ispatı olan “Risale-i nurları” okumak.
• Müspet hareket etmek:
1. Pozitif düşünmek
2. Ümitvar olmak
3. Tenkit etmemek
4. Kusur aramamak
5. İyi ve güzel olanı takdir etmek
6. Başkalarının kusurunu göstererek kendi faziletini izhar etmemek.
• Düşünmek, aklını çalıştırmak ve bilgi üretmek.
Bilgi neye yarar?
1. Kültür oluşturmaya
2. Para kazanmaya
3. Üretime katkı sağlamaya
4. Teknolojiyi geliştirmeye
5. Hakikatleri bulmaya
6. Yeni bilgiler üretmeye
7. İnsanlığın saadetine hizmet etmeye yarar.
• İlim amel haline gelmezse faydası olmaz. İlmin amacı amel işlemektir.