
Hürriyet baskının olmamasıdır. Kur’an-ı Kerimde hürriyet “Dinde zorlama yoktur” (Bakara Suresi, 2: 256.) ayeti ile ifade edilmiştir. Ayrıca Maide Suresi 20. Ayette Yüce Allah Benî İsrail’e “Sizi Firavun’un zulmünden kurtarıp hür kıldık ve size mülk (hürriyet) verdik, bundan sonra siz kimsenin kölesi olmayacaksınız diye vaad etti” buyrularak mülûk hür olmak anlamında kullanılmıştır.
Hürriyet baskının olmamasıdır. Kur’an-ı Kerimde hürriyet “Dinde zorlama yoktur” (Bakara Suresi, 2: 256.) ayeti ile ifade edilmiştir. Ayrıca Maide Suresi 20. Ayette Yüce Allah Benî İsrail’e “Sizi Firavun’un zulmünden kurtarıp hür kıldık ve size mülk (hürriyet) verdik, bundan sonra siz kimsenin kölesi olmayacaksınız diye vaad etti” buyrularak mülûk (hükümdarlık) hür olmak anlamında kullanılmıştır.
Yüce Allah’ın Benî İsrail’e vaat ettiği nimetin hürriyet olduğu ifade edilmektedir. (Taberi, Tefsir, 6: 169-170; Fahrettin Razi, Tefsir-i Kebir, 11:169; Elmalılı, Tefsir-i Maide, s. 5:20.) enbiya Suresi, 105. Ayette de yeryüzüne Allah’ın salih kullarının varis olacağı vaat edilir. Salihler ise hürriyet içinde Allah’a itaat ve ibadet eden mü’minler olduğu anlaşılmaktadır. (Diyanet Kur’an Yolu Tefsiri, 2:244-246.)
Allah’a abd olmak demek, kölelik anlamında değil, hem nefis ve şeytanın, hem de müstebid zalimlerin baskı ve zulümlerine esir olmayan hür bireyler olup Allah’a itaat etmeleri demektir. Zaten hürriyet de başıboşluk değil, kurallara ve kanunlara uygun davranmak ve başkalarına tahakküm etmediği gibi kimsenin tahakkümünde de girmeyen sadece ve sadece Allah’a itaat eden bireyler demektir ki “Yalnız sana ibadet eder, yalnız Senden yardım dileriz” (Fatiha, 1:4.) ayeti bunu en güzel şekilde ifade etmektedir. Bu sebeple Bediüzzaman “İnsanlar hür oldular; ama yine Abdullahtırlar” buyurur.