DİN
22.5.2025 21:18

İman Kalp İlişkisi

Mehmet Ali Kaya
Mehmet ALİ KAYA
İman Kalp İlişkisi

Peygamberimiz (asm) “Vücutta bir et parçası vardır. Bütün azalar oan tabidir. O iyi olursa bütün vücut iyi olur. O kötü olursa bütün vücut kötü olur. Dikkat edin işte o et parçası kalptir.” (Buhari, İman, 39.) buyurdular. Bu hadisten kalbin iman, niyet ve ihlas mahalli olduğunu anlıyoruz.

Peygamberimiz (asm) “Vücutta bir et parçası vardır. Bütün azalar oan tabidir. O iyi olursa bütün vücut iyi olur. O kötü olursa bütün vücut kötü olur. Dikkat edin işte o et parçası kalptir.” (Buhari, İman, 39.) buyurdular. Bu hadisten kalbin iman, niyet ve ihlas mahalli olduğunu anlıyoruz. Zira amellerin değeri bu üç şeye göre değişir. İnsanı hayra ve şerre sevk eden, amelleri hayırlı ve şerli hale getiren iman, niyet ve ihlastır.

Hz. Ali (ra) “İnsan olğlu iman edince kalbinde beyaz bir nur belirir. İman kuvvetlendikçe o nuraniyet artar, iman kemale erince kalp tam nuraniyet kesbeder. Kalbine nifak girdiği zaman kalbinde bir nokta zulmet peyda olur. Nifak arttıkça siyahlık ve zulmet artar nihayet gönlü simsiyah olur da tam bir münafık olur.” (Gazali, Mizanu’l-Amel, 142.) demiştir.

Bütün güzel hasletlerin kaynağı imandır. İmanlı bir mü’min imandan nasibini aldığı kadar hikmetli, iffetli, cesaretli, adaletli, cömert, şahsiyet ve karakter sahibi olur. İmandan nasibini almayan veya günahlar ve nifak yüzünden imanı perdelendiği, nifakın kalbini kararttığı ölçüde de ahmak, hilekar, korkak, gaddar, servet düşkünü, cimri, namussuz, yalancı, aldatıcı, riyakar, şahsiyetsiz ve karaktersiz olur.

Karakter bir insanın tutum ve davranışlarındaki kararlılığı ve devamını ifade eder. Karakter sahibi olan bir kimse aynı durum ve şartlarda aynı şekilde hareket eder ve bu uzun bir gelişme süreci sonunda kazanılır.

Şahsiyetin temelinde iman, doğruluk, adâlet, samimiyet, itaat, tevazu gibi güzel hasletler vardır. Mahza hayır ve fazilet olan imana karşı çıkanlarda bu ulvi hasletlerin hiçbiri bulunmaz. Bu nedenle onların kalpleri ölmüş, ahlakları da sukut etmiştir.

Nifakın en önemli özelliklerinden birisi de “Her gürültüyü aleyhlerine sanar” (Münafıkun Suresi, 63:4.) ve özür ilemeyi gururlarına yediremezler. Bu nedenle münafık yalancı ve kibirlidir, zalim ve gaddardır, korkak ve vehhamdır ve hakikatten habersizdirler.

Münafıkun suresinde belirtildiği gibi onların dilleri tatlı, kalıpları hoşunuza gider, eğer konuşurlarsa, onların sözlerini dinlersiniz, ancak onlar sanki duvara dayalı kütükler gibidirler. (Münafıkun, 63: 4.) Çünkü onların kalpleri hastadır (Bakara Suresi, 2: 10.) ve bu hastalıklarını etrafa bulaştırmaktan zevk alırlar.

Kafirlerin küfrü ve günaha olan alışkanlıkları sebebiyle kalpleri mühürlüdür, onlardan nifak ve bozgunculuk çıkmayabilir, münafıkların küfrü ise şüpheden ibarettir ve onlar bu şüphelerini iman olarak kabul etmişlerdir. (Bakara Suresi, 2: 13.) Şüpheden kendilerini bir türlü kurtaramazlar. Dolayısıyla rahatsızdırlar, iman kalplerine oturmadığı için kalpleri mutmain değildir. Bu nedenle şahsiyetsiz ve karaktersiz, devamlı değişen bir kişiliğe sahiptirler.

Youtube Kanalıma Abone Olun!

Düzenli olarak paylaştığımız videoları kaçırmayın.

Abone Ol