Fakihler cihadın her Müslüman erkek ve kadına farz olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Zira, cihad kelime-i şahadetten sonra İslam’ın en önemli rükünlerindendir. Zira cihad insan hayatının tamamını kapsayan ve müminin hayatını düzenleyen ve din gayretinden ve sevgisinden kaynaklanan Müslümanlığın gereğidir.
Fakihler cihadın her Müslüman erkek ve kadına farz olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Zira, cihad kelime-i şahadetten sonra İslam’ın en önemli rükünlerindendir. Zira cihad insan hayatının tamamını kapsayan ve müminin hayatını düzenleyen ve din gayretinden ve sevgisinden kaynaklanan Müslümanlığın gereğidir.
Cihad bir insanın gerçek bir mümin olması ve İslam ümmetinin bekası için de gereklidir. Nefisle cihad Müslümanın imanına delildir. Allah rızasını kazanmanın yolu da nefis ve şeytanla cihad etmekten geçer.
Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde: “Ey iman edenler! Sizlere ne oluyor ki dünya hayatını ahirete tercih ediyorsunuz da Allah yolunda mücadele edin denildiği zaman olduğunuz yerde çakılıp kalıyor, dünya hayatına razı oluyorsunuz? Dünyanın geçici metaı ahirete göre çok cüz’i ve azıcık bir şeydir” (Tevbe, 9:38.) buyurarak dünyada ahiret hesabına çalışmaya teşvik etmektedir. Bu ayette dünyadan vazgeçmek yok; aksine ahiret hesabına ve namına dünyaya daha ciddi çalışmaya teşvik vardır.
Cihadın mertebeleri vardır:
Birinci mertebesi nefisle cihaddır. Bu da Allah’ı tanımaya çalışmak, hak ve hakikate sahip çıkmak, helal ve haramı bilip haramlardan sakınmak ve helal yolda gayrete gelmektir. Allah’ın emirlerine itaat ve ibadet yolunda gayretli olmaktır. Allah’a itaat etmek ve asi olmamak, Allah’ı zikretmek ve zikrinden gafil olmamak, nimetlerine şükretmek ve nankörülük yapmamak nefisle cihaddandır.
Peygamberimiz (asm) “Mücahid nefsi ile cihad eden, muhacir de Allah’ın haram kıldığı şeylerden kaçıp helale yönelmektir. Mümin o kimsedir ki insanlar onun kötülüklerinden emindirler. Mümin güvenilir insandır. Müslüman da insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir” (Müslim, Îmân, 65; Buhârî, Îmân, 4; Tirmizi, Fezailu’l-Cihad, 22; Ebu Davud, Cihad, 17.) buyurdular.
Müslüman, iman etmedikçe cennete giremeyeceğini, kardeşlerini sevmedikçe de gerçek anlamda iman etmiş olamayacağını bilen kişidir. (Müslim, İman, 93.) Müslüman, bir iyilik yaptığında sevinen, bir kötülük yaptığında ise üzülen insandır. (İbn-i Hanbel, 4:399) Müslüman, insanları karalamaz, lanet etmez, kaba ve kötü söz söylemez, hayâsızlık yapmaz. (Trimizi, Birr, 48) Müslüman şirkten kaçınır, cana kıymaz, faiz yemez, yetim malına el uzatmaz. Müslüman, kardeşine iftira etmez, laf taşımaz, fitne ve fesada ortak olmaz. (Buhari, Vesaya, 23.)
İkincisi; şeytanla ve şeytanın vesveseleriyle cihad etmektir. Şeytan genellikle iman konusunda vesvese vererek kişinin imani konularda şüpheye düşmesine sebep olur. Dinin temeli imandır, iman temeli zedelenir ve yıkılırsa evin duvarlarını tamir etmenin ve içini süslemenin bir faydası olmaz.
Üçüncüsü irade terbiyesi ile nefsin şehvani hislerine karşı cihad etmektir. Şeytanla mücadele etmek imanımızı artırmakla, irademizi terbiye etmek için sabırla mücadele etmeliyiz.
Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Sabredip ayetlerimize kesin olarak inandıkları zaman, içlerinden emrimizle doğru yola ileten önderler yaptık.” (Secde, 32:24.) İmanda güçlü olanları allah toplulukların liderleri yapar. “Şeytan, sizi fakirlik ile korkutur ve sizlere çirkin şeyler ile emreder. Allah Teâlâ ise size taraf-ı ilâhisinden bir mağfiret, bir fazl vaad buyurur. Ve Allah Teâlâ vâsidir, alîmdir.” (Bakara, 2:268.)
Bu âyeti kerime, dinî vazifelerin yerine getirilmesine mâni olacak şeytan tabiatlı kimselerin aldatmalarına bakılmamasına işaret etmektedir. Şöyle ki: Şeytan, iblis veya herhangi bozguncu bir şahıs veya kötülüğü emreden nefis sizi fakirlikle korkutur malınızı harcarsanız züğürt kalırsınız diye sizi hayırdan mene çalışır. Ve sizlere çirkin ahlâka muhalif, fuhşiyattan sayılan (şeyler ile emreder) o fena şeylere teşvikte bulunur. Allah Teâlâ ise Ey Allah rızâsı için harcamada bulunacak müminler!.. Size kendi katından bir mağfiret, bir lütuf ve kerem vaad buyurur, yapacağınız harcamadan dolayı Cenab-ı Hakkın af ve mağfiretine, lütuf ve keremine nail olacaksınızdır. O harcayacağınız mal, mükâfatsız kalmayacaktır ve ondan dolayı fakir düşmeyeceksinizdir… Ve Allah Teâlâ geniştir onun lütuf ve keremi boldur ve bilendir, yaptığınız harcama ve diğer şeyler ona tamamen malumdur. Artık şeytanın vesvesesine kapılmayın, üzerinize düşen malî, bedenî vazifeleri ifaya çalışınız ki. Yüce Rabbinizin affın, lütuf ve ihsanını elde edesiniz.
“Şeytan insanın kan damarlarında dolaştığı gibi dolaşır.” (Müslim, Selam, 24.)
“Ey İbnu Ömer, dinine sahib ol, dinine sahib ol! Bil ki o, (seni ayakta tutan) bedenin, damarlarında akan kanındır. Dinini kimden aldığına iyi dikkat et. İstikameti doğru olanlardan al, eğrilerden alma!”
“Şeytan insanoğlunun kalbinin üzerinde tünemiş vaziyette bekler. Allah'ı zikredince siner, çekilir, gaflet etse vesvese verir.” (Buhârî, Tefsir, Kul eûzu birabbi'nnâs 1.)
Kafir ve münafıklarla cihad etmek:
Bu da dört şekilde olur. Kalble, dille, malla ve nefisle mücadele etmek.
“Allah yolunda gerektiği gibi cihad edin. O sizi seçti. Dinde size bir zorluk yüklemedi. Bu atanız İbrahim'in milleti. O, daha önce de şimdi de sizi Müslümanlar olarak isimlendirdi. Rasul, size tanık olsun, siz de diğer insanlara. Öyleyse salatı ikame edin, zekatı verin ve Allah'a sımsıkı bağlanın. O, sizin mevlanızdır. Ne güzel Mevla, ne güzel yardımcıdır. (Hac, 22:78.)
Peygamberimiz (asm) “Kim cihad etmeden ve cihad etmeyi kalbinden geçirmeden ölürse nifaktan bir şube üzere vefat etmiştir." (Müslim, İmare, 158; Ebu Davud, Cihad, 17; Nesaî, Cihad, 2.)
Allah nefis ve malınızı cennet karşılığında satın almak ister (Tevbe, 9:111.)
**
“Bizim için savaşanları yollarımıza sevk ederiz biz ve şüphe yok ki Allah, elbette iyilik ve ihsan edenlerle beraberdir. (Ankebut, 29:69.)
**
“Müşriklere karşı mallarınız, nefisleriniz ve dillerinizle cihad edin.” (Müsned, 3:124; Ebû Dâvûd, Cihâd, 17.) “Cihadın en faziletlisi zalim sultanın yanında hakkı söylemektir.” (Ebû Dâvûd, Melâḥim, 17; Tirmizî, Fiten, 13.) meâlindeki hadislerle Hz. Peygamber'in, ümmetin içinde yapmayacakları şeyleri söyleyen ve emr olundukları şeyleri yapmayan nesiller ortaya çıkacağını haber vererek, “Kim onlarla eliyle cihad ederse o mümindir, kim onlarla diliyle cihad ederse o mümindir, kim onlarla kalbiyle cihad ederse o mümindir” (Müslim, Îmân, 80.) demesi, savaşa çıkmakta olan İslâm ordusuna katılmak için gelen birine annesinin ve babasının hayatta olup olmadığını sorarak hayatta olduklarını öğrenmesi üzerine, "O halde onlara hizmet yolunda -nefsinle- cihad et” (Buhârî, Cihâd, 138; Müslim, Birr, 5.) buyurması ve Hz. Âişe'nin, “Ey Allah'ın resulü! Görüyoruz ki cihad amellerin en faziletlisidir; öyleyse biz de cihad etmeli değil miyiz?” diye sorması üzerine, “Sizin için cihadın en faziletlisi makbul hacdır” (Buhârî, Cihâd, 1.) şeklinde cevap vermesi, cihadın gerek kapsamını gerekse yöntemlerini göstermesi bakımından önemlidir.