
Siyâsî hayat, sosyal hayatın vazgeçilmezidir. Her şeyde olduğu gibi siyâsî hayatta da doğruluğu hâkim kılmak vazifemizdir. Bediüzzaman, hastalıklarımızdan birisini de “siyâsî hayatta doğruluğun ölmesi” olarak gösterir. Siyasette doğruluğu ihyâ etmeden “İspanyol hastalığı gibi bize sirayet eden” siyâsî hastalıktan kurtulmamız mümkün değildir.
Bediüzzaman “İstanbul siyaseti, İspanyol hastalığı gibi bir hastalıktır. Fikri hezeyanlaştırır”1 demektedir. Üstad, bu ifadelerini siyasetin kötü olduğunu ve yanına yaklaşılmaması gerektiğini anlatmak için kullanmamaktadır. “Müteharriki bizzat” olmayan, “bilvâsıta müteharrik” siyaseti kast ederek, böyle bir siyasetin hastalık olduğuna dikkatimizi çekmektedir. “Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz” ifadesi bu hususu açıklamaktadır.
**
Bediüzzaman “İspanyol Hastalığı” ifadesini rastgele kullanmış değildir. Zamanın ve siyasetin şartlarını yansıtması açısından özellikle seçerek kullanmıştır.
Tarihin en dehşetli hastalığı “veba” olarak bilinir. Veba’da ölüm oranı % 90’dır. Hastalık yakaladığı insanı bir hafta içinde ölüme sürükler. 6. yy, 14. yy ve 17. yüzyıllarda üç büyük salgında milyonlarca insan öldü.
Hâlbuki tarihin en dehşetli hastalığı bu değildir. Bir yıl içinde 25 milyon insanın ölümüne sebep olan bir hastalığı düşünün. Bu hastalık ne vebadır, ne de veremdir. Bu bizim bildiğimiz influenza (grip) hastalığıdır. I. Dünya savaşı yıllarında (1914–1919) İspanya’da ortaya çıkan bu grip 1918 yılında Amerika’da 20 milyon insan üzerinde görülmüş ve yaklaşık 1 milyon insan ölmüştür. Avrupa’dan Asya’ya geçen hastalık Afrika, Çin, Japonya ve Güney Amerika’da milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu. Alaska’daki Eskimoların % 60’ı bu hastalıktan öldü. Gençler hastalığa yakalandıklarının ertesi günü ölüyorlardı.
1918 yılında birden kaybolan bu hastalıktan 25 milyon insan ölmüştü.
Daha sonra aynı hastalık 1957 yılında Asya Gribi ve 1968 yılında Hong Kong Gribi şeklinde ortaya çıktı ama kısa zamanda etkisiz hale geldi.2
**
Siyâsî hayat, sosyal hayatın vazgeçilmezidir. Her şeyde olduğu gibi siyâsî hayatta da doğruluğu hâkim kılmak vazifemizdir. Bediüzzaman, hastalıklarımızdan birisini de “siyâsî hayatta doğruluğun ölmesi” olarak gösterir. Siyasette doğruluğu ihyâ etmeden “İspanyol hastalığı gibi bize sirayet eden” siyâsî hastalıktan kurtulmamız mümkün değildir.
İspanyol hastalığı nezle ve ateşle başlayan basit gibi görünen bir nevî grip şeklindeydi; ama sonu ölümle bitiyordu. Bizim siyasi hastalığımız da maneviyâtımızı öldürmektedir. Ama bu ölümcül yolun başlangıcı basit zannettiğimiz yalanlardan ve bize sunulan yanlış bilgilerden kaynaklanmaktadır.
Ne yazık ki, bu hastalığa kapılan da kendisini mânen ölüme mahkûm etmektedir.
Dipnotlar:
1- Sünuhat (1996), s. 64;
2- http://www.gribeson.com/-index/tarihtegrip.asp
Not: Bu makale 16.11.2007 tarihinde Yeni ASYA’da daha geniş olarak yayınlanmıştı. İhtiyaca binaen kısaltarak yayınlıyoruz.