
Bediüzzaman hazretleri “Hürriyet ve Meşrutiyetin” ilanından sonra ortaya çıkan fırkalardan bazılarının ahiret amacına yönelik olan dini ve ahirete ait olması gereken amelleri, siyasi amaçla şan ve şerefe vasıta yapanların sonuçta müthiş bir rezaletle karşılaştığını ifade eder. 31 Mart olayı bunun bir sonucudur.
Peygamberimiz (asm) “Katile miras yoktur.” (İbn-i Mâce, Feraiz, 8.) buyurarak “Gayr-i meşru bir yolla amaca ulaşmaya çalışanın amacının zıddı ile karşılaşacağını” veciz bir şekilde ifade etmektedir.
**
Bediüzzaman hazretleri “Hürriyet ve Meşrutiyetin” ilanından sonra ortaya çıkan fırkalardan bazılarının ahiret amacına yönelik olan dini ve ahirete ait olması gereken amelleri, siyasi amaçla şan ve şerefe vasıta yapanların sonuçta müthiş bir rezaletle karşılaştığını ifade eder.
31 Mart olayı bunun bir sonucudur.
Dini dünyaya alet edenlerin geçici bir şan ve şereften sonra “Keşke ben bundan önce ölseydim ve büsbütün unutulup gitseydim!” dediklerini ve diyeceklerini belirtir. (Eski Said Dönemi Eserleri, Tuluât, s. 578.)
**
- Dinin amacı nedir?
- Dinin amacı insana “Tevhid ve Haşri” ders vermek, insanı “Uhrevi Saadete” yönlendirmek ve “Cennete” davet etmektir. Dinin dünyevi amacı ise insanı cennete hazırlayacak olan “İlim, İbadet, Hukuk ve Ahlakı” insanlara öğretmektir.
Yani talim ve taallümdür.
Bu da Allah rızası için yapılır. Karşılığında dünyevi bir fayda ve menfaat talep edilmez.
**
Din dünya amacı için kullanılırsa amacının zıddı ile karşılaşılır. Uhrevi saadet elde edilemeyeceği gibi, dünyada da saadet ve mutluluk getirmez. Nitekim peygamberimiz (asm) “Veylün talebe’d-dünya bi’d-din” yani “Din ile dünyayı isteyenlere yazıklar olsun!” ferman etmiştir.
Bir başka hadislerinde “Allah ahireti isteyene dünyayı verir, ama dünyayı isteyene ahireti vermez.” buyurmuşlardır.
**
Her şey amacına uygun kullanılırsa doğru yol ve istikamet elde edilmiş olur. Amacı dışında kullanılan her şey gayr-i meşrudur. Netice alınmaz.
Bir Arap atasözü:
“Men tecaveze haddehu, ınkalebe zıddehu!”
“Kim haddini aşarsa zıddı ile ceza görür...”
Sonuçta:
Bediüzzaman’ın veciz ifadeleri ile...
“Gayr-i meşru bir muhabbetin neticesi merhametsiz azap çekmektir.”
“Meşru olmayan bir maksadı takip eden, zıddı ile mukabele görür.”