
Bediüzzaman 1911 baharında Şam Emevi Camiinde okuduğu hutbesinde ecnebilerin ilerlemesine rağmen bizim orta çağda takılıp kalmamızın sebepleri olan hastalıklarımızı şöyle sıralar: “Ümitsizlik, doğruluğun siyasi hayatta ölmesi, düşmanlık, istibdat, iman kardeşliğine değer vermemek, şahsi menfaati esas almak...” (Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 325.)
Çarşıda mevsimlere göre bir mal revaç bulur; öyle de, insanlık dünyasında her asırda bir mal revaç bulur, ona rağbet edilir, dikkatler ona yönelir ve fikirler onunla meşgul olur. Bu zamanda siyaset, dünya hayatının kazanma revaç bulmuştur. (Sözler, 2011, s.779.) Herkes ister istemez onlarla meşguldür.
Bediüzzaman 1911 baharında Şam Emevi Camiinde okuduğu hutbesinde ecnebilerin ilerlemesine rağmen bizim orta çağda takılıp kalmamızın sebepleri olan hastalıklarımızı şöyle sıralar: “Ümitsizlik, doğruluğun siyasi hayatta ölmesi, düşmanlık, istibdat, iman kardeşliğine değer vermemek, şahsi menfaati esas almak...” (Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 325.)
Bediüzzaman “Bu zamanda siyasi hayatta doğruluk ölmüştür.” demektedir. “Sıdk islamiyetin üssü’-l esası, ulvi seciyelerin rabıtası ve hissiyat-ı ulviyenin mizacı” iken “küfür bütün envaıyla kizb ve yalancılık; iman sıdk ve doğruluk” iken “gaddar siyaset ve zalim propoganda birbirine karıştırmış ve beşerin kemalatını da karıştırmıştır.” (Age, 344.) O derece aşırı gidilmiş ki “siyasi düşüncesine yardım eden şeytana melek, muhalif olan meleğe şeytan dedirtmiş...”
- Bu durumda siyasilerin propagandaları doğru kabul edilerek inanılır mı?
- Peki, siyasilerin hatırı için mü’min kardeşine adavet edilir mi?
**
- Yalan propoganda ile halkı aldatan ve muhalifini yalanlarla çürütmeye çalışan bir siyasi liderin fikir ve düşüncelerini tenkit etmek gıybet sayılır mı?
- Sayılmaz. Zira “Gıybet, odur ki, gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerahet edip darılacaktı.” (Mektubat, 2010, s. 466.) Propaganda ve reklamlarla siyaset yapan fikrini ve düşüncesini açıklamaktadır. Fikir ve düşünceleri söylemek, lehte ve aleyhte konuşmak ayıplanacak, kınanacak ve aşağılanacak bir durum değildir. Şahsa hakaret sınıfına da, iftira grubuna da girmez. Siyasiler fikirlerini sizin dillendirmenizden neden darılsın? Bilakis memnun olacaktır.
**
Bediüzzaman’a sorulur:
- Her şeyden evvel bize lazım olan nedir?
- Doğruluk.
- Daha?
- Yalan söylememek.
- Sonra?
- Sıdk, ihlâs, sadâkat, sebat, tesanüt... (ESDE, 273.)
- Neden?
- Necat yalnız sıdkla, doğrulukla olur. En muhkem onunla bağlanacak zincir doğruluktur. Amma maslahat için yalan söylemeyi zaman neshetmiştir. Maslahat ve zaruret için bazı alimler yalana “muvakkat” yani geçici fetva vermişlerdir. Bu zamanda o fetva verilmez. (ESDE, Hutbe-i Şamiye, 347.)
Zira siyaset ve zalim propaganda yalandan arınmadıkça toplumum kurtulması mümkün değildir.
Öyle ise “Yol ikidir: Ya doğru konuşmalı veya susmalıdır.” (ESDE, 347.)
Sonuç: Siyaset yalandan arınmadıkça kurtuluşumuz imkansızdır.