M. Ali KAYA
ÜMİTVAR OLMAK
M. ALİ KAYA

“Dert insana yol gösterir.” (Mevlâna)
“Ben ne yapabilirim?” diyen insan aklını çalıştırmayan ve yapması gerekeni yapmayan tembel birisidir. Tembellik günahlar arasında sayılmayan en büyük günahtır. Tembelin aklı vardır; ama başkalarına akıl vermek için kullanır; kendisine faydası yoktur. Bunun için atalarımız “Tembele iş buyur sana akıl versin” demişlerdir.
“Ben yapamam!” diyen kişi iş kapısını kendisine kapamış demektir. Bu bir çaresizlik ve ümitsizlik ifadesidir. Bediüzzaman “Yeis mâni-i her-kemâldir” der. “Yapabilirim!” diyenden başkası yapamaz. İnsan “Yapabilirim!” dediği için yapılamayan nice işleri başarmıştır. Yapmak isteyenin bir çıkış yolu, yapmak istemeyenin ise bir bahanesi ve mazereti vardır. “Bir şeyi bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır” demişlerdir.
Gayret ve ısrar olmazları oldurur, imkansızları başarmayı sağlar. Timur Lenk bir karıncanın çadır direğine çıkma konusundaki ısrarı görerek başarıda “ısrar” ve “tekrarın” ne derece etkin olduğu dersini almıştır.
“Gülün dikeni var” diye şikâyet etmek yerine dikenden çıkan güle bakarak Allah’a şükretmek gerekir. Buradaki bakış açısı olumsuzluğu değil, olumlu ve müspet bakış açısıdır. Bu bakış açısı insana hem ümit hem de neşe verir. Bir beyin olumlu düşünce üretmeye başlarsa her sıkıntıya bir çare, her imkansıza mümkün olabilecek bir çıkış yolu üretir. Bu sebeple pozitif, müspet düşünce pozitif davranışı, negatif ve menfi düşünce de negatif davranışı netice verir. Zira beyin bir şeye odaklanırsa onunla ilgili şeyleri düşünür ve onunla ilgili düşünce üretir. İnsan böylece en olumsuz şeyden müspet ve olumlu sonuç çıkarabilir.
İnsan Allah’ın kendisi hakkında takdir ettiği şeye hamd etmekle mükelleftir. Zira yüce Allah her nevi şerden hayır çıkarır. “Ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkaran Allah’tır.” (Rum, 30:14.) Bediüzzaman hazretleri “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” demiştir. Allah’ın yarattığı her şeyde hüsün ve hayır galiptir, esastır; şerler ise cüz’îdir ve hayırları netice verdiği için ehven-i şerdir. Bunun için Kur’ân-ı Kerim “Şer gördüğünüz şeylerde sizin için hayır vardır, hayır gördüğünüz de şer olabilir. Siz bilemezsiniz Allah bilir” (Bakara, 2:216.) buyurur.
Hz. İsa (as) bir hastanın yanına gitti. Hasta hem felçli hem alaca hastalığından ıstırap çekiyordu ve üstelik kördü. Böyle bir durumda iken “Allahım! Beni en büyük dertten kurtardığın için sana hamd olsun! Bana en büyük nimeti verdiğin için de sana şükürler olsun” diye Allah’a hamd ve şükrediyordu.
Hz. İsa (as) ona “Allah’ın seni kurtardığı en büyük dert nedir?” diye sordu.
O da “Allah beni küfür ve şirkten koruduğu gibi, en büyük nimet olan hayat ve vücutla beraber marifetullah nimeti ile de şereflendirdi” diye cevap verdi.
O insan iman, sabır, tevekkül, hamd, şükür, kanaat, rıza gibi güzel ahlakın en şereflilerine sahipti. Fani dünyanın zevklerini kaybetmişti; ama Allah’ın rızasını ve ebedi bir cenneti kazanmıştı.
Hz. İsa (as) havarilerine “Cennetlik bir adamı görmek istiyorsanız, ona bakın” buyurdu.
Büyük dağların başından kar ve bulut eksik olmadığı gibi büyük insanlar da bela ve musibetleri eksik olmaz. Hz. Ali (ra) “İnsanın gamı ve kederi himmeti nispetindedir” demiştir. Bu sebeple büyük insanlara “Cibal” denir.
Neden evlenenlere “Karı ve koca” denir? Çünkü erkek kocaman bir dağ gibi her sıkıntıyı çekmeye ve ailesi için her zorluğa katlanmaya razı olmuştur. Kadın da onun beyaz örtü gibi sıkıntısına sebep olduğu gibi, derdine ve çabasına ortak olup kar gibi onu kuşattığı için o koca dağın karı olmuştur da onun için…
Dünyanın ve ailesinin sıkıntılarına katlanan ama bundan şikayetçi olmayan, yine de bu dertlere rıza ve sabırla mukabele edenler büyük insanlardır. Büyüklükleri nispetinde sıkıntıya maruzdurlar, sıkıntıları arttıkça ruhen olgunlukları ve o nispette de Allah’a yakınlıkları artar.
Hz. İsa (as) “İnsan süt emen bir çocuk gibi saf ve temiz olunca en büyük olgunluğu kazanmış olur. Göğün melekutuna girmek için kişinin kalbi saf bir çocuk kalbi gibi olmalıdır” demiştir.
Neden? Süt emen bir çocuğun kalbinde düşmanlık, kin, haset, fesat, gurur ve kibir olmaz. Onun kalbi saf ve temizdir. İnsanın kalbi sonra bozulur.