M. Ali KAYA
ŞEVK DOLU OLMAK
M. ALİ KAYA

Harekete geçiren ve bıkkınlığı ortadan kaldıran şeye “şevk” denir. Şevkli olan çalışmadan zevk alır. Hayatı neşe içinde geçer. Etrafına da neşe ve şevk verir. Şevk can sıkıntısının da ilacıdır. Amaç büyüdükçe şevk ve gayret de büyür.
Şevk, özlemle ve büyük bir arzu ve heyecanla istemek demektir. Kalbin sevdiğine kavuşma arzusu, sevilene kavuşma arzu ve heyecanı olarak da ifade edilir. İş ve çalışma şevki dendiği zaman da işinde istenen en yüksek verimi alabilmesi için heyecanla çalışmasını ifade etmektedir. Aynı şekilde ibadette şevkli ve istekli olmak ve Allah’ın emrine heyecanla ve büyük bir istekle itaat etmeyi de şevkli olmak şeklinde ifade ederiz.
Recâ ve hubb da Allah’a kavuşma şevki şeklinde Kur’an ve Hadislerde geçmektedir. İslam bilginlerinden Kuşeyrî kalbin sevgiyle Allah’a duydukları derin bir özleme şevk demiştir. Bunu da ariflerin ulaştıkları yüksek bir makam olduğunu belirtmişlerdir. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî “avamın şevki dünyaya, havassın şevki cennete, havassın en seçkinlerinin şevki ise mevlâyadır” demiştir. İmam-ı Gazali de şevk ile muhabbet arasında kesin bir ilişki kurar.
Peygamberimiz (asm) “Allahım gönlüme sana kavuşma şevkini ver” şeklinde dua etmişlerdir. (Nesai, Sehiv, 62; Müsned-i Ahmed, 4:264.) Süfyân Sevrî bir sorusu üzerine Râbia el-Adeviyye şöyle demiştir: “Allah’a cehenneminden korktuğum ve cennetini istediğim için değil O’na duyduğum sevgi ve şevkten dolayı ibadet ettim” (Gazzâlî, İḥyâ, 4: 310.) demiştir.
Bediüzzaman hazretleri “Hayat bir faaliyet ve harekettir; şevk ise matiyyesidir” buyurur. Şevk bir fazilet ve üstünlük halidir. Zübeyir Gündüzalp “Yüksek bir gaye, ebedî canlı câzip bir maksat, bütün sıcak heyecan ve fikirlerimizi bunun üzerine çevirmeliyiz” (Altın Prensipler, s.22.) demektedir.
Peygamberler bu konuda da insanlığa örnek olmuşlar ve insanların çekilmesi ve dinlememesi ile daha ziyade şevk ve gayretle sa’y ve ciddiyetle tebliğ görevine devam etmişlerdir. (Lem’alar, s.122.)
İnsanın gayretsizliği peşin mükafat peşinde olmasındandır. Sonuç alınamayınca şevki kırılır ve söner. Allah’ın dinine şevkle ve gayretle hizmet etmek gerektiği gibi, namaz ve benzeri ibadetleri de şevkle ve aşkla yapmak gerekir.
Gayretsizlik peşin mükafat talebindendir. Sonuç alamayınca şevkimiz kırılır. Gerçekte ise sonuca değil sürece odaklanmalıyız. Vazifemiz tebliğdir. (Nur, 24:54.) Tebliğ vazifesi ise peşin mükafatı değil, uhrevi mükafatı düşünerek hizmete devam etmektir. İbadet de aynı şekilde Allah için ve ahiret için yapılır peşin mükafat istenilmez ve şevkle yapılır.
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri Risale-i Nurla iman hizmeti için temel prensipeler olarak “Acz-i mutlak, fakr-ı mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak” prensiplerini belirlemiştir. İnsan Allah’a karşı mutlak acizliğini ve ihtiyacını bilmelidir. Allah’ın nimetlerinden istifade ile şükür vazifesini yapmalı ve şevkle Allah’ın dinine hizmet ederek emrine şevkle imtisal etmelidir.
Dünya vazgeçenleri değil, azmedenleri hatırlar. İnsan canlıların aşkla ve şevkle çalışmalarına bakmalı ve hayret etmekle beraber ibret alarak gayrete gelmelidir.