M. Ali KAYA
AHİR ZAMANLA İLGİLİ HABELER
Güncelleme tarihi: 8 Mar 2022
M. ALİ KAYA

Giriş
Ahir zaman Peygamberimizden (asm) sonraki zamandır. Peygamberimiz (asm) Ahirzaman peygamberidir. Ahirzamanın en dehşetli dönemi ise son zamandır. O zamana da “Devr-i Mehdi-i Ahirzaman” denir. Bu dönem en dehşetli fitnenin yaşandığı zamandır.
Bediüzzaman “Ahir zamanda dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulur. Biri küfür cereyanı, diğeri ise nifak cereyanı” der. Küfür cereyanın başında Deccal, nifak cereyanının başında ise Süfyan bulunur. Süfyan münafıkana hareket ettiği için ehl-i iman bilmeyerek onun fitnesine kapılır. O siyasi ilmi ile ve cerbezesi ile pek çok alimleri etrafında fetvacı yapar. Ona karşı ve dinsizlik cereyanına karşı Peygamberimizin (asm) neslinden gelen Mehdi “İman Davasını” yeniden ihya ederek “Ehl-i İmanın imanını kurtarır. Deccal ve Süfyanı öldürerek onun fitnelerini ortaya çıkarıp ehl-i imanı onların fitnelerinden kurtarır.
Bu bir imtihan meselesidir. Bu meseleler imana taalluk ettiği için ancak imanı kuvvetli olanlar Mehdi, Deccal ve Süfyanı tanırlar. Diğer ehl-i iman ve özellikle Süfyanın fitnesine kapılan hocalar ve alimler Mehdi’ye ve talebelerine karşı mücadele eder, onun hizmetine set çekmeye çalışırlar.
Bu konuda gelen rivayetlerin bir kısmını maddeler halinde yazacağız.
Ahirzamanla İlgili Hadisler ve Haberler
1. Peygamberimiz (asm) bir gün Hz. Ebu Zerr-i Gıfari’ye şöyle buyurdular: “Yâ Ebâ Zerr! Allah güzeldir, güzeli sever. Ben, benden sonra gelecek olan kardeşlerime kavuşmak için heyecanlanıyorum. Onlar Benî İsrail’in peygamberleri gibidirler. Kendileri şühedâ menzilesindedirler. Allah rızası için babalarından, analarından ayrılırlar. Allah için malı terk ederler. Tevazu ile nefislerini hor ve hakir ederler. Şehevâta ve dünyanın fuzuliyatına iştirak etmezler. Allah için evlerde toplanırlar, kalplerini Allah’a vererek Allah’ı zikrederler. Onların rızıkları Allah’a bağlıdır. Onlar bilinmezler, Allah’ın onları bilmesi yeterlidir. Hastalanmaları bir sene ibadetten hayırlıdır. Onlardan birinin iki rekât namazı Nuh’un (as) kavminden birisinin Cebel-i Lübnan’da bin yıl ibadeti gibidir. Onlardan birinin tesbihlerinin binlerce yığın altun tasadduk edenlerin ecri gibidir. Onlardan birine bakman, kâbeye bakmak gibidir. Onları sevindirmek Allah’ı sevindirmek gibidir; onlara it’âm Allah’a it’âm gibidir. Onların yanında günahkâr bir toplum oturursa Allah’ın rahmeti üzerlerine nüzul eder de affolup kalkarlar. Onların gülmeleri ibadet, şakalaşmaları tesbihtir. Allah günde yetmiş defa onlara rahmet nazarı ile nazar eder. Ben işte onlara müştakım yâ Ebâ Zer!” dedi ve “Elâ inne evliyâullahi lâ havfun aleyhim ve lâ hüm yahzenûn” (Yunus, 10:82.) ayetini okudular. (Semerâtu’l-Fuâd, s. 82.)
2. Allah’ın öyle kulları vardır ki; onlar ne nebi ve ne de şehit olmadıkları halde ahirette hem peygamberler hem de şehitler onlara gıpta ederler. Onların cennette peygamberlerden ve şehitlerden yüce makamları vardır. Sahabeler sordular: “O bahtiyarların alametleri nelerdir?” dediler. Peygamberimiz (asm) cevap verdi: “Onlar aralarında akrabalık ve ticari bir menfaat olmadığı halde Allah için birbirlerini severler. Onların yüzleri nur, içleri nurdur ve onlar nurani bir yol üzeredirler. İnsanlar korktukları zaman onlar korkmazlar, insanlar mahzun oldukları zaman onlar mahzun olmazlar. “Dikkat edin! Allah’ın veli kullarına korku yoktur, onlar mahzun da olacak değillerdir.” (Yunus, 10:82.) (Ebu Davud.)
3. Allah bir kulunu severse onu Zât-ı Uluhiyetine hizmet etmek için seçer. Onu kadın ve evlat ile meşgul ettirmez. 200 (1200) senesinden sonra en hayırlınız, zevce ve veledi olmamakla yükü hafif olanınızdır. (Deylemi)
4. Yüce Allah bir hadis-i kutside şöyle buyurdu: “Ey benim için şehvetini bırakıp gençliğini bana veren genç! Sen katımda meleklerim gibisin.”
5. İman ilmini öğrenin. İlmin öğrenilmesi Allah’a karşı haşyettir. Talebi ibadettir. Müzakeresi tesbihtir. Ondan bahis cihaddır.
6. Bir âlimin yatağına yaslanarak kitabından bir saat okuması, yetmiş saat ibadetten hayırlıdır.
7. Din ile dünyayı talep edenlere (veyl olsun) yazıklar olsun!
8. Bir müminde dört şey içtima ederse Cenâb-ı Hak ona cenneti vacip kılar. Lisanında sıdk ve doğruluk, malda seha ve cömertlik, kalpte meveddet ve sevgi. Hazarda ve gaipte olana nasihat ve hayırhahlık istemek.
9. İlmin efdali iman ilmidir. Bu ilim az da olsa yaptığı amel ilimle olduğu için menfaat verir. Cehaletle yapılan amelin faydası olmaz.
10. Sakın bid’alara yanaşmayınız. Bütün bid’alar dalalettir, bütün dalaletler cehennemdedir. Sakın Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeyin. Bizden gayrısına benzeyen bizden değildir. Kim hangi kavme benzerse ondandır. Kim hangi kavmin sayısını artırırsa ondandır.
11. Cihadın en efdali zalim sultana hak sözü söylemek ve nefsi ile cihad etmektir. (Zalime hak sözü söylemenin usulü vardır. Amaç da zulmü önlemektir. Dobra dobra söylersiniz sizi idam eder ve zulüm katmerli olarak devam eder. Ama Bediüzzaman gibi müspet iman hizmeti ile zulmün kökünü keser zulmü önlersiniz. Gerçek alim zalim hükümdara hak söz söyleyip zulmünü önleyendir.)
12. Ahir zamanda fitneler dağ gibi gelir de insanları parça parça eder. Bundan ancak alimler kurtulur. (Risale-i Nur Talebeleri zamanın alimleri sayılırlar ve onlar Risale-i Nuru okuyarak hem kendilerini hem başkalarını kurtarırlar.)
13. Mesut ve bahtiyar insan o kimsedir ki dünyâ onu terk etmeden o dünyayı terk eder. Arzusu ahiret olup ahirete çalışana Allah dünyayı hizmetçi yapar. Dünya kendisini isteyenden kaçar, kaçanın peşinden koşar. Ahiretin sonsuzluğuna inananın dünyaya sarılması pek acip ve çok şaşılacak şeydir. Dünyayı terk eyle ki, Allah da sizi sevsin. İnsanların malına göz dikme ki insanlar sizi sevsin. Dünya geçilecek bir köprüdür. Köprüyü tamirle uğraşmayın, köprüden geçmeye bakın. Dünyaya kalacağınız kadar, ahirete ise duracağınız kadar çalışın. (İ. Hakkı Erzurumlu, Marifetnâme)
14. Allah tembelliği ve gevşekliği mazur görmez. Aklınızı ve zekanızı kullanın! İşin ağırlığı sizi mağlup edecek bile olsa “Allah’ın yardımı bana yeter!” diyerek Allah’a güvenerek çalışmaya devam edin. Allah bir işin sağlam ve güzel yapılmasını sever ve onu yapan kulundan razı olur. (Hadis-i Şerif)
15. Selamı önce veren ve barışmaya önce başlayan kibirden uzaktır. (Hadis-i Şerif)
16. “Kim ilim öğrenirse geçmiş günahlarına kefaret olur.” (Tirmizi, İlim, 2.)
17. “İlim öğreniniz ve öğretiniz. Cahil olarak ölmeyiniz. Çünkü Allah cehaletle ilgli özrü asla kabul etmez.” (Kenzu’l-Ummal, 10:147.)
18. Bediüzzaman der ki: “İlimlerin şahı ve padişahı iman ilmidir. Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet ve ittifak silahı ile cihad edeceğiz.” (DHÖ, 23.)