top of page
  • Yazarın fotoğrafıM. Ali KAYA

DİN ADAMI VE SİYASET

M. ALİ KAYA


“Taallümü siyaset, siyaset değildir."

Teferruat insanı boğar. Yönetici teferruatla meşgul olmaz.”

Giriş

Türkiye uzun yıllar, İslâmî hayatı tümüyle dışlayıp, dini vicdanlara hapsetmeye çalışan bir zihniyetin istibdadı altında yaşamak zorunda kaldı. Devlet ve siyaset lâiklik adına dini değerlerden tecrit edilmek istendi. Laiklik diye dinsizlik siyasete alet edilirken, dindarlar dini siyasete alet etmekle suçlandı.


Demokratikleşme süreci ile bu zihniyet tesirini kaybetmeye başladı. Milletin reyi ile iktidara gelen hürriyetçi kadrolar lâikliğe “Din ve vicdan hürriyetinin şemsiyesidir” diyerek demokratik bir yorum getirdiler. “Din kutsaldır siyasetin emrinde olmaz, siyasiler dinin emrettiği doğruluk, adalet, hürriyet ve meşveret gibi prensiplere hizmet etmektir” dediler ve zaman içinde buna uydular.


Demokratlar “Din siyaset üstüdür” diyerek hiç kimsenin inhisarında olmadığını, herkesin dini öğrenme, yaşama ve öğretme hakkını müdafaa ettiler. İnşallah, hürriyet ve demokrasinin inkişafı ile “hukukun üstünlüğü” prensibi ile siyaset dine daha geniş ve güzel şekilde hizmet edecektir. Neticede “Cumhuriyetçi Demokratik Hukuk Devleti” kemâliyle dine ve millete hizmet edecektir.


Siyaset Dinin Hizmetinde Olmalıdır

Bediüzzaman Said Nursi hazretleri “Din hayatın hayatı, hem nuru hem esası, ihyay-ı dinle olur, bu milletin ihyası” demektedir. Dinsiz bir hayat, ahlaksız, hukuksuz, adaletsiz bir hayat demektir. Laikler ve ateistler de ahlakî ve hukukî değerleri dinden almışlardır. Bunu kabul etmeseler de durum bundan ibarettir.


Din; ahlak, hukuk ve adalet prensiplerini vazeder. Bu prensipler umumun hakkıdır. Tahsis ve tahdit kabul etmez. Hiçbir şahıs, parti, zümre, fırka ve devlete mal edilemez. Hiç kimse din adına siyaset ve menfaat tutkusu içinde olarak dine hizmet iddiasında bulunamaz. Bu sebeple “Din hiçbir şekilde dünyaya ve siyasi amaçlara âlet ve tabî olamaz.”


Siyasetin amacı halka hizmettir. Siyasetin amacı ırkçılık yapmak, halka ideoloji dayatmak değildir. Siyaset topluma hizmet yerine toplumu ırklara böler, ideoloji dayatırsa toplumun huzur ve asayişini bozar. Bu da ülkenin istikrarını bozar ve iktisaden ülkeye zarar verir. Bu sebeple siyaset dinsizliğe, ırkçılığa ve ideolojiye alet edilmemelidir. “Kavmin efendisi ona hizmet edendir” kutsi prensibi gereği ırk, din ve ideoloji farkı gözetmeden tüm halkına hizmet eder. İnsanlara “Birey” olarak bakar ve tüm bireylerin insan hak ve hürriyetlerini savunur. Tüm vatandaşlarının “Nerde bir vatandaşım varsa orada devleti vardır” diyebilmelidir.


Din adına bir parti kurulamayacağı gibi, bir partinin yöneticilerinin din adamlarından oluşması da o partiyi dini temsil eden bir parti konumuna getirmez. Zira siyaset ve bunu meslek edinen partiler dünyevîdir. İnsanların dünyevi ihtiyaçlarına cevap vermek ve hizmet etmek amacını takip ederler. Din ise uhrevîdir ve ahiret amacına hizmet eder. Dinde esas olan imana ve ibadete hizmettir.


Dinin amel-i salih kısmı olan ibadet, hukuk ve ahlak ise siyasetin kendisine hizmet edeceği temel prensiplerdir. Siyaset hukukta adaleti, topluma hizmeti ve eğitimde ahlaka ve ilme hizmet ederse bu durumda zaten dine hizmet etmiş olur. Bu sebeple din adamlarının kurduğu bir parti normal bir partidir. Diğer partilerden fazla mütedeyyin olma iddiasında olması “dini temsil etme” iddiasına haklılık kazandırmaz. Din temsilcisi de yapmaz. Böyle bir iddiayı meşru da kılmaz. Nefis, hırsa ve dünya sevgisi taşıyan, makam ve mevki, şan ve şöhret peşinde olan insanların kendilerini dindar göstererek toplumdan oy talebinde bulunması din gibi kutsal değerleri siyasetin ve menfaatin aracı haline getirir. Bu da dine zarar verir. Zira onların yaptığı yanlış icraatlar dine mal edilir.


Din Adamı ve Siyaset

Din adamı siyasetle uğraşmamalıdır. Uğraşırsa siyasetçi olur, din adamı olamaz. Camide ise asla siyaset yapamaz. Zira din umumum mukaddes malıdır, kimse temlik edemez ve camiye de her nevi siyasi düşüncede olan gelir, Rabbine ibadet eder. Bir din adamı cübbeyi ve sarığı bırakıp siyasete girecek olsa başarılı olamaz.


Bediüzzaman Said Nursi hazretleri “Gerçek dindar tam siyasetçi olamaz; tam siyasetçi de gerçek dindar olamaz” buyurmuşlardır. Aynı şekilde ilim adamından da tam siyasetçi olamaz. Siyasi faaliyetler ilmî çalışmalara, takvaya ve ihlasa manidir. En azından bir siyaset adamı halkın teveccühünü ister, bu ise halklara riyakarlık yapmayı ve halkın kendisine teveccüh göstermesini ister. Bu ise ihlasa manidir.


Ayrıca tam siyasetçi olan gerçekten adaleti de sağlayamaz. Zira siyasetin tabiatında olan tarafgirliği elinden bırakamaz. Kendisi bıraksa partililer ona bıraktırmazlar. Çünkü, siyasetin mantığında kendisine oy vererek iktidara getiren parti üyeleri liyakatsiz de olsalar kendilerine imtiyaz tanınmasını bekler ve isterler.


Siyasetin amacı dünyevî menfaattir, bu sebeple dini dünya menfaati amacına kullanmak dinen de yasaklanmıştır. Peygamberimiz (asm) “Din ile dünyayı talep edenlere yazıklar olsun!” buyurmuştur. Selef-i Salihin devlet adamlarına yakın olmak istemezlerdi. Onlar “Din ve ilim adamının kötüsü idarecilerin kapısına gidendir, idarecilerin iyisi de ilim adamlarının kapısına gelenlerdir” derlerdi.


Siyasette Ölçü

İlim adamının yöneticilere yakınlığı kişinin ateşe yakınlığı gibi olmalıdır. Ateş lazımdır, ondan istifade edilir, ancak çok yaklaşırsanız sizi yakar. Bu sebeple yöneticilerden istifade ateşten istifade gibi olmalıdır.


Siyaset ne dine ve ne de dinsizliğe alet edilmediği gibi, ırkçılık üzerine ve topluma ideoloji dayatma şeklinde de olmamalıdır. Bunların hepsi sonuçta hak ve hürriyetlerin kısıtlanmasına ve istibdada götürür. Siyasette doğru duruş “hürriyetçi demokrat” olmaktır. Zira hürriyetçi demokrat bir anlayış bütün dinlere, fikirlere ve ırklara eşit mesafede olur. Onların hak ve hürriyetlerini korur. İnsanlara inançlarına, fikir ve düşüncelerine ve ırklarına bakmaz, her vatandaşı “insan” ve “birey” olarak görür. Vatandaşlar yasalar karşısında eşit oldukları gibi hizmet alma konusunda da eşittirler.


Siyaset kişilere göre yapılmaz, ülke çıkarlarına hizmet eder. Ülkenin çıkarı tüm vatandaşların faydasınadır.

12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page