M. Ali KAYA
EVRİMİN İMKANSIZLIĞI
M. ALİ KAYA

Canlı organizmanın en küçük yapı taşı hücredir. Hücrenin varlığı 1665 yılından itibaren bilinmektedir. Darwin’in yaşadığı dönemde (1809-1882) hücre içi jöle dolu bir kabarcık olarak kabul ediliyordu. 1938 yılında tasarlanan II. Dünya Savaşı sonrası yapılan elektron mikroskobu sayesinde hücrenin sırları yavaş yavaş keşfedilmeye başlanmıştır. Modern biyokimya son kırk yıl içinde hücrenin sırlarını çözmeyi bir derece başarmıştır. Bilim dünyası hücrenin zannedildiği gibi basit bir şey değil, çok karmaşık ve mükemmel bir şehir gibi olduğunu görerek adeta şoke olmuşlardır.
Bilim adamı Michael Denton “Moleküler Biyoloji tarafından ortaya konulan hayat gerçeğini anlayabilmek için bir hücreyi bir milyar defa büyütmemiz gerekir. Bu da New York veya Londra büyüklüğünde bir şehri kaplayacak devasa bir uzay gemisi boyutuna gelecektir. Bu mükemmel yapının yüzeyinde sürekli materyal akışını sağlayan milyonlarca pencere vardır. Bu pencerenin birisinin içine girebilseydik kendimizi üstün teknoloji ile donatılmış akıl almaz karmaşık bir dünya içinde bulurduk” (Michael Denton, Evolution A. Theory in Crisis, Great Britain, 1996, s. 328.) der.
Bir atom ve bir hücre çok küçük olmakla beraber yüce yaratıcı bir damlada bir denizi, bir atomda bir güneş sistemini, bir hücrede büyük bir âlemi sığdırmıştır. Bu kadar mükemmel, düzenli ve sistemli olmakla beraber organda, bedende ve dünya şartlarına uyum sağlayabilen akıl, ilim ve iradeden yoksun olan bir hücrenin tesadüfen ve kendiliğinden oluşmasının imkânı var mıdır?
Bir bina nasıl odalardan meydana geliyorsa, bir canlı varlık da hücrelerden meydana gelmektedir. Hücreler de atomlardan, atomlar da atom altı parçacıklardan meydana gelir. Bir insan hücresinde 100 trilyon (100.000.000.000.000) atom bulunmaktadır. Yetişkin bir insan vücudunda da aynı miktarda, yani 100 trilyon hücre bulunduğu tahmin edilmektedir. Hücreler bir binanın tuğlaları gibi hareketsiz durmuyorlar, daima hareketli bir şekilde çalışıyorlar, doğuyorlar, yaşıyorlar, görevlerini mükemmel şekilde yapıyorlar, organda ve bedende bütün ortamlarla mükemmel bir uyum içinde hareket ediyorlar ve ölürlerken görevlerini yeni yaratılan hücrelere devrediyorlar ve uyumu asla bozmuyorlar.
Basit bir hücrenin mükemmel çalışması için gereken bilgi muhtevası Britannica Ansiklopesidinin yüz milyon sayfasına eş değer bilgi ihtiva ettiği tahmin edilmektedir. Yani her cildi 1000 sayfa olan 100.000 kitabın olduğu bir kütüphane kadar bilgi işlemi yapılmaktadır. Bilim adamı Len Adleman “Bir gram DNA, bir trilyon kompakt disk kadar bilgi deposuna sahiptir” demektedir.
Bu derece mükemmel bilgi sonucu oluşacak bir hücrenin kendi kendine ve tesadüfen oluşması mümkün müdür? Bu ancak kâinatı ve her şeyi yaratan ve uyum içinde çalıştıran gücü, kudreti sonsuz, her şeyi bilen, her şeyi gören, ilim, irade ve kudret sahibi yaratıcının yaratması ve çalıştırması ile mümkün olabilir. Başka şekilde olamaz.