M. Ali KAYA
HAFIZAMIZI EĞİTELİM
Güncelleme tarihi: 8 Mar 2022
M. ALİ KAYA

Hafıza beynimizdeki bir depodan ziyade birçok işlemler zinciridir. Fark etme, kaydetme, hatırlama ve unutma gibi pek çok işlemin merkezidir. İçtiğimiz bir fincan kahve beynimize nesnenin adını, dudağımızda bıraktığı hissi, işlevini, tadını, tasarımını ve ne anlam ifade ettiğini, kahve ile ilgili anılarımızı hatırlayıp yeniden hatırlayıp yaşamamızı sağlar.
Bizler büyük ölçüde hafızamızdan ibaretiz. Hayatımız hafızamızda olduğu gibi unutmamak için öğrendiğimiz he şey de hafızamıza kaydedilir ve anında hatırlanır. Hafıza bir nevi kodlamadır. Dikkatimizi ne derece yoğunlaştırırsak bu kodlamayı o kadar sağlıklı ve kalıcı yaparız. Hafızamız kokuları, sesleri, renkleri ve biçimleri olduğu gibi kodlayarak hafızaya kaydeder. Kırk sene sonra bir dostumuzu sesinden tanırız, yürüyüşünden kimliğini çıkarırız.
Bir bilgi ne kadar çok tekrar edilirse hafızada o kadar kalıcı olur. 600 sayfa Kur’ân-ı Kerimi ezberleyenlere “Hafız” denir. Tekrar hafızada kalıcı olmasını sağlar. İnsanın merakı ve ilgisi dikkatin toparlanmasını ve hafızada kalıcı olmasını temin eder. Beynimizdeki sinir nöronları gerçekte birbirine bağlı değildir. Bu bağlantıları biz oluştururuz. Bir beyin hücresi diğerine sinyal gönderirken ikisi arasında bir yol oluşur. İnsan tekrar ederse bu yol kalıcı hale gelir. İki hücre arasında sinyal alışverişi ne kadar artarsa aralarındaki bağ da o derece güçlü hale gelir.
Duygularımız hafızamızın çimentosudur. İlgi duymadığımız ve dikkat etmediğimiz şeyi hatırlayamayız. Çevre hafızaya onunla ilgili şeyleri hatırlatır. Bahçede aklımıza bahçe ile ilgili şeyleri getirir, okulda isek okulla ilgili hatıralarımız canlanır. Bir arkadaşımızla sohbet ederken onunla ilgili şeyler aklımıza gelir.
Hafıza somut olan şeyleri tercih eder. Somut olan şeyler soyut olanlardan daha az çaba gerektirir. Bu sebeple soyut kavramlar somut örneklerle anlamlı ve kalıcı olur. Meselâ, doğruluk, cesaret, iyilik gibi şeyler iyi örneklerle tanınır. Bu sebeple Peygamberlerin ve örnek insanların davranışları bizim için “üsve-i hasene” olur. Yüce Allah bu sebeple peygamberlere uymayı emreder.
Hafızamız mükemmelliğine rağmen çok da güvenilir değildir. İnsan hissi varlıktır, etki altında kalır. Özellikle daha çok hissi olan kadınlar daha fazla etki altında kaldıkları için yüce Allah şahitlik konusunda iki kadını bir erkeğe mukabil tutmuş ve kadınlar için “biri unutursa diğeri ona hatırlatır” (Bakara, 2:282.) buyurmuştur. Yine Kur’ân-ı Kerim anlaşmaların ve sözleşmelerin yazılmasını emretmiş ve bunu şahitlerle delillendirmeyi istemiştir. (Bakara, 2:282.) Aynı şekilde bizim önyargılarımız ve birileri hakkındaki ön görülerimiz ve zanlarımız da hafızamızı ve düşüncelerimizi yanıltır.
Bizi memnun eden, sevindiren ve bize mutluluk veren şeyleri hatırlamamız negatif duygularımızdan daha kalıcıdır. Hatırlamak bir nimet olduğu gibi unutmak da büyük bir nimettir. Bize acı yaşatan hatıraları ve geçmişin acı günlerini unutmamız bizim için büyük bir nimettir. Yoksa insan daima sıkıntı ve üzüntü içinde kalırdı.
Bir karar verirken veya bir tercih yaparken beynimiz ve hafızamız olağanüstü çalışır. İnanılmaz derece çok bilgiyi ve bu bilgi ile eşleşen duyguları tarar ve size doğru tercih yapmanızda yardımcı olur.
Hafızamız yüce Allah’ın “Hafîz” ismin bir tecellisi ve “Levh-i Mahfuzun” insandaki bir numunesidir. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri şöyle buyurur: “Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa karşılığını görür. Kim zerre kadar bir kötülük işlerse o da onun karşılığını görür.” (Zilzal, 99:7-8.) âyeti “İsm-i Hafîz”ın tecell-i azamını gösterir. Kur’ân-ı Hakîmin bu hakikatine delil istersen, Kitab-ı Mübînin mistarı üstünde yazılan şu kâinat kitabının sayfalarına baksan, ism-i Hafîzin cilve-i âzamını ve bu âyet-i kerimenin bir hakikat-i kübrâsının nazîresini çok cihetlerle görebilirsin. Ve hâkezâ, kıyas et. Öyle bir surette o tohumcuklar inkişaf ettiler ki, o tek kabza, muhtelif ağaçlarla ve mütenevvi çiçeklerle dolu bir bahçe hükmüne geçti. İçinde hiçbir galat, kusur yok. “Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun?” (Mülk, 67:3.) sırrını gösterir. Herbir tohum, ism-i Hafîzin cilvesiyle ve ihsanıyla, ona pederinin ve aslının malından verdiği irsiyeti, iltibassız, noksansız muhafaza edip gösteriyor.
İşte bu hadsiz harika muhafazayı yapan Zât-ı Hafîz, kıyamet ve haşirde, hafîziyetin tecellî-i ekberini göstereceğine kat’î bir işarettir.” (Lem’alar, 17. Lem’a 15. Nota; Mesnevi-i Nuriye, Zühre, s.233.) Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta Levh-i Mahfuz'da yazmışızdır. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.” (Hadid, 57:22.) buyurur. Bediüzzaman bu ayeti şöyle izah eder:
“İşte bu tırnak kadar kuvve-i hafızanın, bahr-i umman gibi bir vüs'ati ve güneş gibi bir ihatalı nuru ve bir ziya-yı mânevîsi ve zemin yüzü kadar geniş sayfaları olmazsa bu hal olamaz. Bu ise yüz binler derece muhal muhal içinde ve imkânsız olduğundan, elbette ve elbette bu küçücük tırnak kadar hafıza, Levh-i Mahfuz bir sahife-i kader ve kudreti olan Alîm-i Mutlakın, ilim ve hikmet ve kudretiyle, o Levh-i Mahfuzun bir nümunesini beşerin kafasında halk eylemesine kudsî bir şehadet eder.” (Emirdağ Lâhikası, s.349.)
İnsanların cebindeki nüfuz cüzdanları bir nüfus kütüğünü ve merkezini gösterip işaret ediyorsa, aynı şekilde her insanın kafasındaki tırnak kadar küçük hafızası da büyük bir levh-i mahfuzu gösterip işaret ediyor. Her evdeki telefon, nasıl büyük ve merkezi bir istasyonu gösteriyor ise, aynı şekilde insanların hafızası da levh-i mahfuza işaret eden birer ahizeler hükmündedir. Teknolojinin ürettiği bellekler de bu büyük hafızanın varlığına işaret eden verilerdir. Yani bilgisayarların bellekleri ana bellek olan levh-i mahfuzun küçük bir numunesidir. Çekirdekler de bu noktada hafıza ve bellekler gibidir. Onlar da program olarak levh-i mahfuza benziyorlar.
Bu gerçeklerin ışığında her şeyin Allah’ın “Hafîz” ismi ile muhafaza edildiğini anlamaktayız. İnsanın hafızası bunu bir numunesidir ki yüce Allah insanı bu nimetten istifade ettiriyor. İstifadeyi daha da artırmak, hafızamızı güçlendirmek ve ezberlerimizi unutmamak için bizim de duygularımızı yoğunlaştırarak, dikkatimizi artırarak ve tekrar ederek kendimize yardımcı olmamız gerekir.