M. Ali KAYA
KÖTÜ ARKADAŞLAR
M. Ali KAYA

Çalışmayı tehdit eden engellerden ve düşmanlarımızdan birisi de kötü arkadaştır. Arkadaş dediğimiz figürün arkasında geleceğimizin en azılı düşmanı olabilir. Bilhassa maddi durumu çok iyi olan ailelerin çocuklarına dikkat etmek lazım. Onların gelecek kaygıları olmadığı için ailelerinin ve okulun kendilerine iyi bir değerler eğitimi vermediği için gençliklerini boşa harcarlar ve yaşları ilerledikçe çalışanların işleriyle alay ederek onları küçümserler. Bunlarla genellikle en iyi okul olarak bilinen kolejlerde karşılaşırız. Bir kısmı da baştan yenilgiyi kabul eden, işten kaçan pesimistlerdir. Tüm ezikler gibi kıskanç, kendini beğenmiş, kötümser ve hasetçidirler. Bu davranışlarında sabırlıdırlar ve durumları süreklilik arz eder. Sanki umut kırmak için yaratılmışladır. Gerçekte bu kendilerine büyük zarar verir ve eksikliklerini fark ettikleri için başkalarının da çalışmasına engel olurlar.
Bir diğer tür tembellerdir. Arkadaşlarını barlara davet ederek eğlenceye yönlendirip işlerinden alıkor ve alkol tüketmeye alıştırırlar. Bunlar hürriyeti sınırsız özgürlük zanneden ve kendilerine özgüveni olan tiplerdir. Büyük şehirlerde yalnız kalmaları da onları çeşitli kötü alışkanlıklara, sigara, alkol ve uyuşturucu gibi bağımlılıklara alıştırmıştır. Güçsüz karakterleri etkilerler ve onlara lider olma gibi bir çabanın içine girerler. Otoriteleri kendilerine körü körüne uyan aptal öğrencilerden kaynaklanır. Kendilerine hâkim genç bunların arkadaşlık tekliflerinin tehlike içerdiğini bilir, kibarca ve kararlı bir şekilde taleplerini reddeder.
Öğrencinin arkadaş gruplarına karşı tavrı sempatik ve sevecen olmalıdır. Onlar yurtta veya kütüphanede kalıp çalışmak yerine kafelere takılsınlar. Yavaş yavaş onlara uyanlar tıpkı Gulliver’in Lilliputlular tarafından yere çakılan minik kazıklara iplerle bağlanması gibi bağımlılık yapar. Kısa zamanda tembelliğe başlarlar.
Diğer bir tehlike de dikkatin dağılmasına ve gücün tükenmesine sebep olan gereksiz gazete ve dergilerdir. İşe yaramadığı gibi zararlı fikir ve düşünceleri vermekle sizi hem yanlışa sevk ederler hem de amacınızdan ederler. Sizi zihinsel yorgunluğa iter ve verimli ciddi çalışmalarınıza engel olurlar. Bundan daha tehlikelisi bağımlılık yapan İnternet oyunlarıdır. Bunlar artık cep telefonlarına indiği için her öğrenci ister istemez bu oyunlara kendisini kaptırır. Hatta bu oyunlara bağımlı olanların okullarını zamanında bitiremedikleri ve dört yıllık bir fakülteyi sekiz senede bitirdiklerini düşünürsek ne kadar büyük kaybın olduğunu anlarız. Fakülteyi bir sene geç bitiren bir senesini kaybetmiş demektir. Bu bir yıllık maaş ve sigorta kaybı demektir. Bunun dört yola çıktığını düşünebiliyor muyuz? Ne kadar büyük bir kayıp…
Gençlerin elbette oyuna ve eğlenceye de ihtiyacı vardır. Akıllı bir genç bunu faydalı oyunlar ve güzel öğütleyici ve öğretici muhabbetler yapabilir ve bunlara katılabilir. Faydalı sohbetler, kültürel faaliyetler, geziler ve sportif faaliyetler gençler için çok faydalıdır. Hatta bir spor salonuna abone olup haftada birkaç gün devam ederek vücudunu geliştirebilir, zinde ve sağlıklı bir vücuda sahip olabilir. Böylece kendisini aşırı kilolardan kurtarıp onlardan kaynaklanan hastalıklardan da korumuş olur.
Öğrenci toplulukları yüksek karakterlerin ve şahsiyetlerin buluşmaları sebebiyle benzerlikler ve zıtlıklar oluşturur. Bu öğrencinin eğitim hayatında büyük önem arz eder. Aklın ve karakterin, faydanın ve ahlakın hâkim olduğu ortamlar en iyi ortamlardır. Hastalık gibi aptallık da bulaşıcıdır ve gençlerin bundan kesinlikle sakınması gerekir.
Gençlerin sakınması gereken en önemli şeylerden birisi de siyasi partilere alet olmamaktır. Özellikle ideolojik partiler gençleri boş hayallerle avuturlar. Onlara pek çok boş vaatlerden bulunurlar, mitinglerinde gençleri kullanırlar. Bilhassa siyasi parti adı altında örgütlenen yıkıcı ve bölücü, anarşiye sebep olan sosyalist gruplardan uzak durmak gerekir. Demokrat olmayan; ama demokrat olduğunu iddia eden, ırkçı ve ideolojik ve dini siyasete alet eden akımlardan uzak durmak gerekir. Onlar siyaseti ülkeye ve topluma hizmet yerine kendi ırk ve ideolojilerini dayatmak ve kendi baskıcı yönetimlerini hâkim kılmak için gençleri alet ederler. Toplumdaki anarşi ve terörün sebeplerinden birisi de budur.
Ülkeye hizmet etmek isteyen bir genç öncelikle akıllı ve bilgili olmalıdır. Bunun için okumalı ve iyi bir eğitimle beraber meslek edinmeli ve bu mesleğinde başarılı olmalıdır. Ülkeye hizmet hayallerle ve sloganlarla olmaz. Bir ülkenin kalınması ziraat, sanat ve ticaretin geliştirilmesi ile, bu da kaliteli kalifiye elemanlarla olur. Zenginlik refah kaynakları Allah’ın insanlara nimet olarak sunduğu, hava, su, toprak, madenler, ormanlar ve güneşten istifade etmektir. Eğitimin amacı ham maddeyi mamul madde haline getirerek üretimi artırmakla mümkündür. Siyasiler ancak bu konuda faydalı projeler ortaya koyarlar ve vatandaşlarını çalışmaya ve üretime teşvik ederlerse ülkeye hizmet ederler. Çalışıp üretecek olan vatandaşlardır. Siyasiler onların önlerini açmalı, devlet de vatandaşların güvenliğini sağlayarak, haksızlıkları önlemek için adalet mekanizmasını çalıştırmalıdır.
Sadece seyreden, düşünmeyen ve üretmeyenlerin gelecekleri olmaz. Gençler hayallerini gerçekleştirmek istiyorlarsa bilgi peşinde koşmalı beceri sahibi olmak için ümitle ve şevkle çalışmalıdır. Başarıya götürecek şeylerle ilgilenmelidir. Asrımızın “Bilgi Çağı” olduğunu unutmamalıdır.