M. Ali KAYA
PLATON FELSEFESİ
M. Ali KAYA

Sokrates’ten sonra talebesi Platon (İÖ: 427-347) felsefeyi sistematik hale getirmiştir. Platon (Eflatun) hocasının yolundan giderek onun “Bilgi ve Ahlak Felsefesi”ni geliştirmiştir. “İyi”nin dayanağı olan “Bilgi”nin ne olabileceği üzerinde durmuştur.
Platon eşyanın ve cisimlerin hakikatini araştırır. Sonuçta cisimlerin cisim olmayan ve onları etkileyen ve değişmeyen hakikatlerin bulunduğu bir “idea” yani gerçekler âleminin olduğunu keşfeder. Böylece varlık âlemini değişmeyen “İdeler Âlemi” ve değişen “Cisimler Âlemi” olarak ikiye ayırır.
Meselâ, Matematikten yola çıkarsak bir kavramlar âlemi vardır, bir de cisimler âlemi. “Bir, iki, üç…” bunlar hep kavramlar olarak ve gerçek olarak vardır. Cisimler ise değişkendirler ve bu sayılara uyarlar. İnsanda da değişmeyen bir “ruh” vardır, beden ona tabidir ve değişir. Aynı şekilde ruhsuz cisimlerin de bir “idea”sı vardır. Eşyanın gerçekliğini onlar sağlarlar.
“İdeaları nasıl kavrayabiliriz?” sualine “Ruhun aklı vasıtası ile…” diye cevap verir. Ruhumuz ruhlar âleminden gelirken bu idea alemini görmüştür ve dünyada eşyayı görünce bunların ideasını hatırlar. Ruh önce güzellik ideasını hatırlar, sonra güzel olanı seçer.
Platon ideaları sıralamış ve en üstüne de “İyilik İdeası”nı koymuştur. “Çünkü iyilik idesi her şeyin hem nedeni hem de erdemin gereğidir” demiştir. Böylece ahlâkî bir dünya görüşüne ulaşmıştır.
Platon ruh, ahlak, devlet ve tabiat öğretilerini hep ideler öğretisi temeli üzerine şekillendirmiş ve geliştirmiştir. Ruhun her iki dünya ile de ilişkisi vardır. Ruhun üç yönü vardır: Birincisi, akıl yönü; ikincisi, duygu yönü ve üçüncüsü, idealler yönü. Kişi duygularından ne derece uzak yaşarsa o derece ahlâkî ve mükemmel bir erdeme ulaşır. Adalet de bu üç duygunun uyumundan doğar. Bilgelik (hikmet) cesaret (şecaat) ölçülülük (iffet) ve adalet dört temel erdemdir.
Platon’a göre erdemler ancak devlet (toplum) içinde gerçeklik kazanabilir. İnsan ancak toplum içinde başkaları ile birlikte olduğu zaman ahlaklı olabilir. Adalet de karşılıklı haklardan doğar. Binaenaleyh devlet bir ahlak ve hukuk eğilimi kurumudur.
İdeal bir devlet yapısında üç zümre vardır. Onlar mükemmel olursa devlet de mükemmel olur. Bunlar öğretenler, koruyanlar ve besleyenler. Öğretenler bilge olmalıdır. Koruyanlar (asker-polis) yiğit ve cesur olmalıdır. Besleyenler (üretici halk) ölçülü (muktesit) olmalıdırlar. Herkes üzerine düşeni yaparsa, asker iyi asker, memur iyi memur ve halk da iyi halk olursa devlet de âdil devlet olur.
Platon devlete kişilerin değil “Yasa”ların egemen olmasını ister. Böylece istibdat ve baskı ortadan kalkacak ve “Hürriyet” içinde “Demokrasi” egemen olacaktır.
Platon’un öğrencisi Aristoteles (İÖ: 384-322) “İlmî bilgiye ancak tümel önermelerle varılabilir” der. Yalnız önermeler birer araçtır. Böylece Aristo “Mantık” ilminin kurucusu olmuştur.
Aristo ile Yunan Felsefesi sona erer. Bundan sonra Yunan Felsefesi Roma Felsefesinin temeline ve Helenizm’e temel oluşturur.