M. Ali KAYA
RİSALE-İ NURDA DEMOKRASİ
Güncelleme tarihi: 20 Mar 2021

M. Ali KAYA
Bediüzzaman hazretleri Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Demokrasi’nin “isim ve resimden ibaret kalmaması, zulme ve istibdada alet edilmemesi için içlerini “hürriyet, meşveret, adalet ve kanun hakimiyeti” ile doldurur. Özünde ve içinde hürriyet, meşveret, adalet ve kanun hakimiyeti varsa onların isimlerinin değişmesi önemli değildir. Bu sebeple “Dindar Cumhuriyetçiyim” ve “Dindar Demokratlar” dediği zaman kast ettiği şey ve siyasilerin dine dayanması ve dindarlık ölçüsü “Hürriyet, adalet, meşveret ve kanun hakimiyeti” prensiplerine dayanmış olmasıdır. Bir başka anlamda değildir. Adı “Şeriat ve Hilafet” de olsa içinde ve özünde “hürriyet, adalet, meşveret ve kanun hakimiyeti” yoksa bu dini kullanan ve dini siyasete alet eden bir istibdaddır. Bediüzzaman “İstibdad ne şekilde gelirse gelsin meşrutiyet adını taksın rast gelsem sille vuracağım” dediği mesele de budur.
Bu çerçevede Bediüzzaman Risale-i Nurda “Demokrasi” kelimesini de kullanmıştır. Ancak “Demokrat” kelimesini daha çok kullanır. Zira demokrasi bir siyasi yönetim şekline verilen isimdir, bu isim istibdada alet edilebilir. Zira demokrat olmayanların demokrasisi istibdattan başka bir şey değildir. Demokratik bir yönetim ancak “ırkçı ve ideolojik” düşünmeyen “demokratların” yönetimi ile hayata geçer. Yoksa ırkçısı da ideolojik baskıcı kafa yapısına sahip olanlar da “Demokrasiyi iktidarın aracı” olarak görür, iktidara gelene kadar demokrasi derler, iktidara gelince “ırkçılığın ve ideolojinin” gereğini yapar demokrasi aracından inerler.
Demokrat ise “Demokrasiyi araç olarak görmeyen, ırkçılığa ve ideolojik düşünceye sahi olmayan ve hürriyetçi olan” kişidir. Demokrasiyi araç olarak değil, içinde ve özünde “hürriyet, adalet, meşveret, devlet yönetiminde liyakat ve kanun hakimiyetini sağlamak” olarak kabul eden ve uygulayan kimselerdir. Onun için Bediüzzaman “Demokratları destekleyin” “Demokratlara nokta-i istinat olun” ve “Demokrat Nur Talebeleri” olun emretmişlerdir. Zira demokratlık budur. Demokratlık istibdadın her nevine karşı olmak, Ahrar, yani hürriyetçi olmaktır. Din ve Vicdan, ilim ve fikir, düşünce hürriyetini sağlayan bir sistemdir. Bu sistemde herkes hürdür, rahat eder. Bu da ülkede huzur ve barışı, emniyet ve asayişi sağlar, bu da refah ve saadeti, kalınma ve gelişmeyi netice verir.
Risale-i Nurda Demokrasi Kelimesinin Geçtiği Paragraflar ve Yerler
1 “Demokrasi devrinde ve din hürriyetine müsaade edildiği bu zamanda böyle olursa, "Din zehirdir" diye millet kürsüsünden ilânat yapıldığı bir devirde dindarlara, hususan İslâmî gelişme ve inkişafa hizmet edenlere nasıl davranıldığı kolayca anlaşılır.” (Tarihçe-i Hayat, Giriş, s. 40.)
2. “Saçı, başı, yaşı ve bütün vücudu Allah'ın nuruyla yıkanmış, ter temiz ve bem beyaz bir Müslüman. Bütün ömrü boyunca in'âm-ı Hak olan hayatını, Türk milletinin salâh ve hakikî saadeti için vakfetmiş, emr-i İlâhî olan ruhunu, feleğin hakikî mâliki Allah'a teslim edinceye kadar aynı yolda yürümeye azmetmiş, bina-yı Sübhanî olan bedenini, yalnız Allah yolunda yıpratmış olan büyük bir Müslüman, bugün, 'Demokrasi vardır' denilen birgün, kalkıyor, yalnız 'Allah' diyor, 'Kitap' diyor, 'Resul' diyor ve gençliğe, 'Dikkat' diyor. Der demez arkasından savcı (dâvâyı açan savcı) yapışıyor.” (Tarihçe-i Hayat, s. 817.)
3. “Nur talebeleriyle Nur risaleleri ve onların bu büyük hizmet-i Kur'âniyeleri Demokrat Hükûmetinin bir büyük hasenesidir ki, mübarek âlem-i İslâmdaki hareket-i İslâmiye bu hükûmet-i demokrasiyeyi takdir ve tahsinle karşılıyor.” (Tarihçe-i Hayat, 908; Emirdağ Lahikası, s. 566.)
4. “Filhakika, müvekkilim, (Bediüzzaman Said Nursi) bütün milletle beraber istibdada karşı mücadele etmiş, hürriyet ve demokrasinin tesisine çalışmış ve bu hususta husule gelen muvaffakiyetten dolayı da memnun olmuştur. Risale-i Nur'un gayesi de içtimaî nizam ve intizamı kalblere yerleştirmektir.” (Av. Mihri Helav’ın Mahkeme Müdafaası, s.814.)
5. Bediüzzaman’ın 1952'de İstanbul'da görülen Gençlik Rehberi mahkemesine, ehl-i vukufa cevaben verilen itiraznamedir.
Birinci Ağır Ceza Mahkemesine,
“Ehl-i vukufların, suç isnad ettikleri Gençlik Rehberi suç sayılabilir. Ve ancak o cihetle müellifi mahkûm ve Rehberi neşreden talebeleri muahaze olunabilir. Yoksa, adalet-i kanun ve hürriyet-i fikir ve vicdan düsturuyla mahkûmiyeti ve muhakemesi mümkün değildir. Hürriyet-i fikir ve hürriyet-i vicdan düsturunu en geniş mânâsıyla tatbik eden cumhuriyet idaresinin demokrasi kanunlarıyla asla kabil-i telif değildir.” (Emirdağ Lahikası, s. 519.)