M. Ali KAYA
“ŞEYH EDİBALİ'NİN NASİHATLERİ”
Güncelleme tarihi: 22 Eki 2020
Şeyh Edibali Osman Gazi'nin hocası sayılır. Osman Gazi onun terbiyesinde ve eğitiminde kendisini yetiştirmiştir.

ŞEYH EDİBALİNİN NASİHATİ
M. Ali KAYA
Şeyh Edibali Osman Gazi Kayı Aşireti’nin başına geçince ona idarecilik hayatında uyması gereken prensipleri anlattı. Biz de âcizane bu nasihati cümle cümle yorumlayacağız.
“Ey oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra:
“Öfke bize, uysallık sana.” Halk ve tebaa kendilerine yapılan haksızlıklardan dolayı öfke duyabilir ve bunu da dışa vurarak taşkınlık yapabilirler; ama idareciye öfke yakışmaz. Halkına daima uysallıkla yaklaşmalıdır. Öfke duyanlar liderin destekçileri olmayabilir. Muhalefetin de öfkeli olmaya hakları vardır. Lider onlara da uysallıkla yaklaşması gerekir. Lider öfke ile hareket ederse etrafındakiler ondan cesaret alarak daha öfkeli hareket ederler. Bu da büyük haksızlık ve zulümlere sebep olur.
“Güceniklik bize, gönül almak sana.” Tebaa ve halk idarecilere küsebilir, gücenebilir ve kırgınlık duyabilir. Ancak idarecilerin halka küsme ve kırgınlık duyma lüksü yoktur ve olmamalıdır. Tebaasına küsen bir lider onların haklarını vermez. Bu da haksızlık ve adaletsizliğin başlangıcıdır. Lider bunu yaparsa etrafındakiler âlâsını yaparlar. Bu ise haksızlığın yaygınlaşmasına sebep olur.
“Suçlamak bize, katlanmak sana.” Tebaa ve halk idarecileri suçlayabilir; ama idareci halkını suçlayamaz. Zira sorumluluk idareciye aittir. Toplumda bir huzursuzluk ve sıkıntı olursa bu idarecinin tedbirsizliğinden kaynaklanır. Bu nedenle toplum suçlanamaz, idareci suçlu sayılır. Halktan hesap sorulmaz, idarecilerden hesap sorulur.
“Acizlik bize, hoş görmek sana.” İdareci aciz olmamalı ve aczini halka göstermemelidir. İdareci acz içinde olursa yönetim zaafa uğrar ve düşmanlar bundan istifade ederler. İktidar acziyet yeri ve şikâyet etme makamı değil, icra makamıdır. Bu nedenle acizlik ve şikâyet tebaaya ve halka hoş görmek, tedbir alıp icra etmek ve gereğini yapmak idareciye aittir.
“Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.” Problem çıkarmak ve anlaşmazlıklara düşmek avamın ve halkın problemidir. Problem çözmek, anlaşmak, uzlaşmak ve haksızlıkları önlemek adaleti sağlamak idareciye aittir. İdareci anlaşmazlık çıkarır, problem olursa adalet yerin önlenemez zulüm ve haksızlıklara sebep olur. Şayet bu emir, ferman ve kanun şeklinde olursa zulüm bütün tebaaya ve ülkeye yayılır. Bu zulmü ancak Allah’ın sonsuz adaletinin tecellisi olan cehennem temizleyebilir.
“Haksızlık bize, bağışlamak sana...” İdareci hakkın ve adaletin temsilcisi olmalıdır. Bu nedenle haksızlık idareciye asla yakışmaz. Haksızlığın kaynağı cehalet ve öfkedir. Bu da avamın ve cahil halkın içinden çıkar. İdareci ise adaleti ve hakkaniyeti gerçekleştirmek için vardır. Haksızları bağışlamak, adaletle hükmetmek ve şefkatle halka yaklaşmak idarecinin ilim, fazilet ve adaletini gösterir.
“Ey oğul, sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz.” İdareci sabırlı olmalı ve adaletsizliği, haksızlığı ve zulmü sabırla gidermeye çalışmalıdır.
İdareciye yakışan budur.